Merhaba,

Aralık ayı da arzı endam eyledi nihayet. Kısa süre sonra bu yılı da yollayıp yenisine bakacak yaşlı dünyamız. Ülkemiz üzerine oynanan oyunların devamında yeni açılımlar oldu. Örneğin Amerika kendi mahkemelerinde Reza ve Mehmet’i yargılamaya başladı. Reza'nın yargılanacağı haberi çıkar çıkmaz; bundan ve bu yargılamanın sonuçlarından ülkemizin zarar göreceği ihtimalini ortaya atan çokbilmişler türedi önce. Daha sonra da bu ülkenin zarar görmesine her seferinde sevinen şerefsizler çıktı. Bu şerefsizlerin bir tanımı yok aslında. Bunlarla ilgili bazı özelliklerden bahsedelim isterseniz. Bunlar kendilerine solcu süsü veren ve bazen harbiden süzme salak oldukları için kendilerini solcu zanneden faşistlerdir… 

Solculuğun temel prensibi “emperyalizme” karşı çıkmaktır ya; bunlar tarih boyunca hep karşı olmuşlardır. Mesela İstanbul a gelen bilmem kaçıncı filoyu protesto etmek için Şehri gezip görmek üzere gemilerinden inip karaya çıkan ABD askerlerini kahramanca denize dökmüşlerdir. Bunların dilinden düşürmediği “denize dökme” fiilinin eyleme geçtiği tek hadise budur. Daha sonra ODTÜ de ABD elçisinin arabasını devirip yakmışlar ve emperyalizmin üzerine bir karabasan gibi çökmüşlerdir. ODTÜ denilince hemen akla gelen; banka soyarak devrim yapmaya çalışan gerçek antiemperyalist, kahraman solcu Deniz de bu eylemlere kendi düşünce yapısının katmanına uygun seviyede katılım sağlamıştır. ABD askerleri kaçırılmış, rehin alınmış burada üslerde yaşayan pis Amerikan emperyalist güruha korku salınmıştır. Derken işte işe devlet karıştı, devlet yapamadı ordu müdahale etti filan gibi paravan gerekçelerle ABD istediği için Deniz ve arkadaşları idam edildi. Emperyalizm kendisine karşı savaşanları bir kez daha militarizm yoluyla adice ve alçakça saf dışı etmişti. Aradan geçen zaman içinde ülkemizde emperyalizm karşıtlığını bile gölgeleyecek; hangisi denildiğinde, emperyalizmle sonra mücadele ederiz, önce şuna bir başkaldıralım dedikleri bir RTE karşıtlığı oluştu. Bu karşıtlığı oluşturanların hepsi istisnasız antiemperyalistler ve onların geleneğinden gelenlerdi. Emperyalizmin kalbi, beyni gözü, göbeği, her şeyi olan ABD artık karşı çıkılması gerekenler listesinde ikinciliğe düşmüştü. Başta dediğimiz gibi bu ülkenin zararına olacak her şey için düşmanla işbirliği yapan, onun yerine konuşan, her meselede düşmandan yana olan, hatta teröristlere arkadaş diyen cenazelerine giden, onlar terörist değil diyen bir ana muhalefete alışmıştık. Ama yeri geldiğinde muhalefeti bile eleştiren, devrim lafını ağzından düşürmeyen gerçek ya da gerçeğe yakın biçimde solculuk sergileyenlerin bir gün gelip ABD yancısı, dolaysıyla emperyalizm yancısı olacağını hiç düşünmemiştik. Gerçi kendisine solcu diyen Mahir Çayan ve arkadaşlarının içinde bulunan ve bir baskında herkes ölürken sağ salim kurtulan samanlık güzeli Ertuğrul KÜRKÇÜ nün solculuktan Kürt faşistliğine evrildiğini görmüştük ama bu onun ideolojik kaypaklığı ve ajanlığındandır deyip geçmiştik. Şimdi ABD mahkemelerinde yapılan bir yargıdan; hele de Zarab kişisi “hapse girmemek için ABD ile anlaştım” demişken, ülkesi aleyhine sonuç bekleyen herkes aşırı saftır. Hapse girmemek için kendisine dayatılan her yalanı söyleyecek olan Zarab'ın ifadeleri Türkiye için hükümsüzdür. ABD ambargo koymuş. ABD öyle yaptı diye bizde öyle yapacakmışız, yok yapmazsak ceza yazarmış kıvamında bazı söylentiler oluşmuş durumda. Bunlar vesayet rejiminin kalıntısı olan vizyonsuz kafalar ve ziyadesi ile eski solcu yeni ABD yancısı tiplerden oluşuyor. Böylece solculuğun ve solcuların ne kadar kaypak, kimliksiz ve menfaati uğruna “en karşısında” olması gerekene bile yancı olabileceklerini bir kez daha gördük. Sahi Ertuğrul Kürkçü Mahir Çayan'ın yanındayken solcu muydu Amerikancı mıydı? Bilen bir solcu var mı?

Afiyet olsun.