Merhaba,

Tanrı erkeği yarattı, dinlendi, kadını yarattı. O günden sonra kimse dinlenmedi.

Kadın yaşadıkları mağaranın içini kontrol etti. Erkeğe “hadi sen git avlan, ben de mağarayı temizleyeyim” dedi. Şimdi bu ilk kadın ve erkeği Adem ve Havva diye düşünerek “bu nasıl olur” diye itiraz edenler çıkabilir. Mevzu Adem in hem ilk insan hem de ilk peygamber oluşundaki manada gizli. Kutsal kitapların tamamına göre Adem cennetten kovuldu. Havva ile birlikte tabii. Ne için sadece bir yasak meyve için. Sistemin tuhaflığına bakın. Cennettesiniz, aklınıza gelebilecek her şey var. Canınızın istediği, hayal ettiğiniz her şey anında oluyor. Ama bir meyve var ki yemek yasak. Oysa Kitapta anlatılan cennet öyle değil. Mesela bu dünya hayatında “haram” günah gibi ön şartlarla men edildiğimiz her şey bu menlere uyup ibadetimizi eksiksiz yaptığımızda gideceğimiz cennette bize serbest olacak. Cennette yasak olmayacak yani. Oysa henüz dünya diye bir yer yokken veya üzerinde insan yaşamı yokken Cennetteki insana yasak koyuyorsan bu işte çok tuhaf bir şey ortaya çıkar. Bakalım ne yapacak, yasaklara uyacak mı” diye insanı test ettiğini ileri sürecek saflar elbette olacaktır. İnancımıza göre Allah hepimizin ne zaman ne yapacağımızı önceden bilir. Onun için zaman ve mekan yoktur. O her şeyden münezzeh, hem boyutsuz, hem de tüm boyutlara hakim bir güçtür. Burada yeri gelmişken kader mevzusuna da küçük bir dokunuş yapalım. Allah ın bizlere kader ya da alınyazısı diye bir şey yazdığı iddiası çok saçmadır. İki sebepten saçmadır ki; birincisi bu kaderde yazılanları yapınca-ki Allah yazdıysa yaparız- CENNET ya da CEHENNEM e gideceğimize olan vurgudur. Şöyle ki ;Allah bana bir alın yazısı yazmış. Ve buna göre bütün günahları işlemiş ve hiç ibadet etmemiş biri olmak benim kaderim olmuş. Bunu değiştirebilir miyim? Hayır. Peki Allah kendi yazdığı kaderi acaba senaryoya uygun oynanacak mı diye HAŞA! Bana ömür verip izler mi? Hayır. Yani sonuçta ALLAH'ın her şeyi önceden bildiği gerçeğine yine yaklaşıyoruz. Ve İkincisi Allah sana iki yol vermiş, hangisini seçeceğin sana kalmış dedikten sonra Allah'ın dediği olur temalı inancın işlenmesi. Burada hemen Amentü ön plana çıkar. Bildiğiniz üzere Amentü imanın şartlarını içeren bir duadır. Algı ve cehalet burada fitneyi inancın içine rahatça yerleştiriyor. Bilinmelidir ki Amentü AYET DEĞİLDİR. Allah kelamı değildir. Kuran da Amentü yoktur. Daha da ilginci İSLAMIN şartı da değildir. İmanın şartıdır. Şartlarıdır. Abdest alırken okunması önerilmiştir. Bu amentünün içinde –vel yevmil ahiri- yani ahret gününde hesap görüleceğine inanılması; ve bil kaderi-yani kadere inanılması, arkadan da-hayrihi ve şerrihi- diyerek hayr ve şerrin Allahtan geldiğine inanmamız istenir. E her şey Allahtan sa cennet/cehennem niye var? İşte bu kısmı da –vel bağsu bağdel mevt- kısmı aydınlatıyor. Öldükten sonra yeniden dirileceğimize de inanacakmışız. Niye? E bu Amentüyü uyduran ve dini siyasete alet eden her kim ise o öyle istiyor da ondan.

İnancıma göre Allahtan geldik yine O na gidiyoruz. Allah vardır ve birdir. Kuran onun dininin kitabıdır. Orda yazanlara yorum yapan değiştiren ve Mezhep diye bir şeyleri ortaya döküp insanları ayrıştıran her kim ise en büyük günah onundur. Kuran İslamiyet'i anlatmış ve tamamlanmış bir kitaptır. Birileri çıkmış Hanefi ,Şafii, Hanbali, Maliki gibi ucubelikler icad etmiş. Bunun üzerine bu politik sıvayı çok seven uyanıklar tarikatlar oluşturmuşlar. Kimisi Nurcu,kimisi  Pulcu, Menzilci, Nakşi, İsmaili Süleymancı vs vs. Bunların hiç biri benim nazarımda Müslüman değildir. Sahtekardır, tüccardır ve hedefi bu dünya ile ilgilidir.

Aslında bugün 1 Mayıs. Gazete yarın basılıp dağıtılacak ama yine de 1Mayıs ve bayram hakkında yazabilmek isterdim demeyeceğim. Çünkü yukarda yazdıklarımı deli saçması olarak görecek olan bir takım insanlar olduğundan eminim. En azından onlar bu yazının bayram yazısı olduğunu hissedecekler. Çünkü deliye her gün bayram. Anlamında emek ve işçi dışında bir figür barındırmayan gerçek işçi ve emekçilerin 1 Mayısı kutlu olsun.

Afiyet olsun.