Merhaba;

1960 yılında TSK içindeki bir kısım şeref yoksunu, başlarına kendileri gibi olan bir asker eskisini geçirip demokrasiyi öldürdüler.

Sonra şeref yoksunu savcı ve yargıçlar sözde yargılama yapıp talimatları yerine getirirken “sizi buraya tıkan güç böyle istiyor” demekten çekinmediler

Sonra infazlar başladı. Bu ülkenin seçimle, yani HALK İRADESİ ile iş başına gelmiş başbakanı ve iki bakanı katledildi.

Bugün KAYYUM mevzusuna karşı çıkıp HALK İRADESİ diye sızlananların hiç birisi buna üzülmedi. Üzülmek şöyle dursun, bu cinayetleri alkışladı.

Şimdi diyeceksiniz ki; 60 sene önceki olayda alkışlayanlar hala sağ mı? Mesele kişiler değil zaten. Söz konusu zihniyetin zombiye dönüşmüş olması

Bu yüzden 1970 ve 1980 postal mevzularını es geçip günümüze yaklaşalım. Yani post modern mevzulara.

Turgut Özal eski sistemde CB olunca bunu hazmedemeyen, bunun halk iradesini temsil eden milletvekilleri tarafından seçilmiş bir CB olduğunu kabullenemeyenler bunlardı

Bu zihniyetin hafızası seçeneklerin olmadığı, tek partinin olduğu, oyların açık sayımların gizli yapıldığı bir HALK İradesinden ibaret acıklı bir komediydi.

               Sırf bu nedenle bu zihniyetin HALK İradesinden anladığı şey, kendi istediklerinin olması, kendi adaylarının seçilmesidir. Kafa bu kadar mikro çalışır.

Bu zihniyet Başbakan İnönü'yü kovup yerine Celal Bayar'ı getiren, sonra onu kovup tekrar İnönü'yü getiren adam için bize “seçme ve seçilme hakkı” verdi diye düşünendir.

            Bir adamın keyfine göre başbakanın ikide bir değişmesine HALK İRADESİ diyebilen zihniyetin KAYYUM a karşı çıkarken HALK İRADESİ diyebilmesi cehaletinin beyanıdır.

            Bu zihniyetin 28 Şubat'ta Askeri alkışlayıp, seçimle iş başına gelen hükümetin yıkılmasına hiç karşı çıkmamaları HALK İRADESİ konusundaki sahtekârlıklarındandır.

          Aynı dönem yıllarca demokrat zannettiğimiz bir kaypağın da deşifre olduğu dönemdir. Bir bilen ya da Baba olarak bilinen kaypağın gerçek yüzü ortaya çıkmıştır.

          Bulunduğu makama yakışır biçimde davranmak yerine askere arka çıkmış, kendisini o noktaya getiren HALK İRADESİNE ihanet etmiştir. Asla bir demokrat olamamıştır.

          Hal böyleyken şimdi HALK İRADESİ kavramına sarılıp güzellemeler yapan zihniyet o zamanlar tencere tava çalmıştır.

           Ve günümüzde, benzerleri yerel seçimlerden önce de görüldüğü üzere kaynaklarını PKK ya aktaran, işçi çıkarıp yerine PKK'lı alan, PKK'lı olanlara maaş bağlayan, şerefini PKK ya, ruhunu teröre, bedenini ABD, Almanya, İngiltere, İsrail vs düşmana satmış politik fahişelerin göreve devam etmesi zaten beklenemezdi. Çünkü bunlar zaten ilk günden görevlerini PKK'nın belirlediği birine devredip kapıkulu durumunu kabullenmiş, yetki/imza çerçevesinde talimatları uygulayan kişiliksiz ve omurgasız canlılara dönüşmüşlerdi. Bu uygulamanın PKK sempatizanlığı ihtimali bulunan tüm belediyelere yayılması lazım. Veya kalıcı olması bakımından; buralarda yerel seçim yapılmasın. Direk kayyum atansın da diyebilirim. Burada HALK İRADESİ zevzekliği ile buna itiraz edecek olanlara şunu söylemek isterim: Eskiden hem Vali hem Belediye Başkanı, hem de o yerleşim yerindeki tek partinin il/ilçe başkanı ve dahi Kızılay ve THK başkanı aynı kişi olurdu. Bu kişi HALK İRADESİ ile mi seçilirdi? Tabii ki hayır. Hiç öyle şey olur mu? Tek adam varken HALK ta kim oluyormuş? Hem halk nerden bilecek kimi seçeceğini? Zaten seçim olsa da Tek Adam'ın dediği olacak. E şimdi de malum bölgelere bu sistemi öneriyorum. Niye sevinmediniz? Sizin hep özlemle bahsettiğiniz sahte demokrasinin tıpkısını öneriyorum işte. Efendim? O zamanki şartlar mı dediniz? Çok haklısınız. O zaman yapılan her yanlışın bahanesi bu ise şimdi kesin sesiniz oturun oturduğunuz yerde. Çünkü ŞİMDİKİ ŞARTLAR da böyle. Nasıl diyorlar, evet aynen HALK İRADESİ tam olarak bu işte. Saygılı olun

Afiyet Olsun.