Merhaba,

              Virüs salgını mevzusunda sona yaklaşıyoruz Allahın izniyle. Bir hafta sonra iş ve toplum hayatı yarı yarıya normalleşecek ve sonra hızla eski haline yaklaşacak. Bu dönemde yine her fırsatta hükümete çakmayı, bu salgından siyasi çıkar elde etmeyi planlayan siyasetçi bozuntularını, bu bozuntuları allayıp pullayan sözde gazetecileri, hesap makinesi ile bile hesap yapamayan embesilleri, söylediği her şey yalan veya yanlış olduğu halde her akşam yeni bir yalanla ve sırıtarak ekrana çıkan şaklabanları, salgından hükümeti sorumlu tutup bunu havaalanı inşaatına bağlayan vekil ve gazetecileri, utanmadan ve sıkılmadan mecliste çıkıp; açlık grevi ile ölen bir teröristi savunup devleti suçlayan şeref yoksunlarını, işleri Devletimizin Başkanına hakaret etmekten ibaret olan sefilleri, Türkiye'ye Ugandayı örnek gösteren cehalet kumkumasını, köşesinde her gün dürüstlük dersi vermesiyle tanınan Atatürk Tüccarı yüzsüzün;aylarca karaladığı imar barışından yararlanıp, kaçak üstüne kaçak yapması, bütün bu olup biteni alkışlayarak, başkası yapsa sabaha kadar anırıp protesto edip, ağzından salyalar akıtarak yerden yere vuracağı her türlü negatif olgu, her türlü yanlış, her türlü namussuzluk, vurgun, soygun, talan, taciz kendilerinden olunca üç maymunu oynaması ve bunun sonucunda halk dilinde buna “i….lik yapma” denildiğinin idrakine hemen varıp bunların hepsinin bir araya gelerek LGBT'li olmalarını eğlenerek izledik. Bu gereksiz numuneler boş vakitlerinde de “bir maskeyi bile dağıtamayan hükümete” vurdular. Hatta gevezeliğin vücut bulmuş hali diyebileceğim bir sefil çıkıp; ”tek dişi kalmış canavar dediğiniz ülkeler vatandaşını canavar gibi koruyor” diye hem İSTİKLAL MARŞI'na kin kusup hem ülkesini aşağıladı. Elbette zaman onu açığa çıkardı, yalancı durumuna düştü. Ama utanabilmesi için insan olması gerekiyordu.

             Bu insan kılığındaki canlıların içinde bir tanesi var ki, ona değinmeden geçemeyiz. Geçmiş dönemde Atatürk'ün partisinden vekil olarak meclisteydi. Dönem sonunda bunun bir hata olduğunu anlayıp onu tekrar aday yapmadılar. O da mecburen vekil seçilmeden önceki mecrasına döndü. Kendisi gazeteciymiş. Şimdiye kadar gazetecilik anlamında değer bulacak tek bir icraatına rastlamadım. Bu canlıyı şöyle tarif edebilirim: Gece yattığında uyumadan hemen önce hayaller kurarak uykuya dalan, sabahleyin ise uyumadan az önce kurduğu hayali herkesle paylaşıp bu şeyden dolayı da ilgi görmek,övgü almak,hayran kazanmak isteyen bir zavallı aslında. En son ekranlarımızda sunduğu zırvadan önce “Tüm Türkiye şimdi söyleyeceğim şeye kilitlenecek” demesi, bu konudaki açlığını ve zavallılığını ortaya koydu zaten. Bakalım ne diyecek diye bekledi herkes, pardon tüm Türkiye bekledi. Dedi ki bu “vaka sayısını 444 ile çarparsak toplam enfekte sayısını buluruz” Vaka ne demek ya da enfekte ne demek şeklinde sorular sormadı kimse. Belli ki söylediği cümleyi, en başta yestehlediği iddialı cümledeki gibi çok önemsiyordu. O sırada aynı programda konuya hakim iki profesör de vardı. Bu şaşkını ciddiye alsalar en azından “444'ü nerenden uydurdun” diye sorarlardı. Buna sadece “şu an 90 bin civarında vaka var bu durumda 40 milyon enfekte varsa herkes hastalanmış ve bağışıklık kazanılmıştır” dediler. Anladığını sanmıyorum. Ben sanmıyorum ama profesörler oldukça emindi. Hatta moderatör; bunun daha önce de böyle matematiksel faciaların müsebbibi olduğunu bildiğinden konuyu değiştirmek istedi ama cahil cesareti sel gibi akıyordu. Bu sefil ve beyinsiz canlının yakın zamandaki en büyük palavrasını hatırlayan var mı? Hatırlatayım. 11 milyon ağaç kampanyası çerçevesinde fidanlar dikildiğinde bu sefil çıkıp “yanlış zamanda fidan diktiler, 9 milyonu tutmayacak” demişti de yetkili ağızlar fidan dikme zamanının doğru olduğunu söylemişlerdi. Fidanlar da tuttu demek ki; yoksa bu saf çıkıp “ben demiştim” diye sırıtarak sevinirdi. Yaklaşık 6 ay önceydi bu mevzu. Adamda utanma sıkılma bozulma yok. Akşam bilgi, birikim, tecrübe, eğitim, az matematik az sağlık; her konuda rezil olup çıkıyor. Ertesi gün yine aynı manasız sırıtma ile yine saçma sapan cümlelerle ciddiye alınmayı bekliyor. Yazık gerçekten.

           Buradan söylemeliyim ki o akşam söylediklerine Türkiye'nin büyük bir kısmı kilitlendi. Gülmekten tabii ki..

Afiyet Olsun....