Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi62
Bugün Toplam627
Toplam Ziyaret850138
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Muhsin MANAV
muhsin33_1@hotmail.com
ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ...
23/09/2020
Merhaba,
Havalar en azından akşamları biraz serin olmaya başladı. Balkon bile sıcak olduğu için iklimleme cihazının bulunduğu odayı kullanmak ve yapay serinlikle sıcağa karşı koymak için her ortamda arayışa girdiğimiz sıcak yaz günleri geride kaldı sayılır. Şahsen yaz mevsimini hiç sevmem. Sıcağın kapalı mekanlar dışında hiç çaresi yok. Bu klima aletini kim tasarladıysa çok aziz bir insanmış bence. Bunca sıcaktan onun tasarımı ile korunabiliyoruz çoğu zaman.
Eskiden, yani 70'li 80'li 90'lı yıllarda Dış Çarşı'da dükkanımız vardı. Yaz ayları gene böyle sıcak olur, çarşı esnafı öğleden önce caddenin sol tarafını, öğleden sonra da sağ tarafını tercih ederdi oturmak için. Güneşin direkt geldiği saatlerde çarşının sağında ve solundaki dükkanların içi çok sıcak olurdu. Çoğu dükkanda hiçbir serinleme cihazı yoktu. Bazı dükkanlarda tavan vantilatörü, bir kaçında ayaklı vantilatörler, bir ikisinde de masa vantilatörü bulunurdu. Vantilatör bulunan dükkan sayısı belki zorlasan 10 tane ya vardı ya yoktu. Klima dediğimiz cihazların büyük dedesi olan, traktörden hallice bir gürültü ile çalışan, genellikle giriş kapısının üstüne monte edilmiş klimalar ise kuyumcu dükkanlarında bulunurdu. O sıcaklarda o dükkanlarda nasıl çalışılırdı hala şaşırarak düşünürüm. Sürekli birkaç esnaf hortumla caddeyi ıslatır, toz kalkmasını önlediği gibi geçici bir serinlik te sağlardı. Epeyce akan su soğur, o soğuk sudan hortuma ağzımızı dayayıp su içtikten sonra yüzümüzü saçlarımızı ıslatır, illa ki terlik olan ayaklarımızı da suyun soğukluğuna bırakırdık. Öğleden sonra gölge olan sağ tarafta iddialı tavla maçları olurdu.1995 yılında rahmetli olan Abdullah Özdemir; nam-ı diğer Uzun Apo esirli tavlada çok iddia sahibiydi. Zarları eline alır, tavla kutusunun içine atarken zarlardan birini kesin getirirdi. Çünkü zarı adeta eliyle koyar, öbür zar da anca bir kere dönerdi. Hiç bir rakibi de buna karşı çıkmazdı. İç çarşıdan, Hükümet caddesinden, İnönü caddesinden esnafından tutunda memur amir çiftçi her kesimden onunla oyun oynamaya gelen olurdu. Fikrimce iyi oyuncu olduğu için değil, oyun esnasındaki heyecanı ve herkese kahkahalar attıran ilginç sinkafları için onunla oyun oynarlardı. Genellikle kazanır, kaybedince de cıllırdı. Cılllırdı evet. Çünkü mızıkçılık bu eylemi anlatmaya yetmez.
Haftada bir veya iki gün imece usulü güveç yapılırdı. Yaklaşık on kişiye yetecek kadar güveç pişirilebilen büyük toprak kap ortaya konur, o gün kim yapacaksa malzemeleri yıkar doğrar güvece yerleştirir, ben ya da başka bir arkadaşım o büyük güveci şimdiki PTT binasının az ilerisindeki eski taş fırına götürüp bırakırdık. Öğleden sonra fırıncının dediği saatte de gider getirirdik. Çok güzel olur, o sıcak havada, ara sokakta Adem Emminin asmasının gölgesinde kimi ayakta kimi oturarak o tencereyi sünnetlerdik. Şimdi hatırlıyorum da o sıcakta o sıcak yemeği hem de aceleyle yerken hiç terlemezdik. Zannımca bizim Mut'un sıcağına nem karıştığı için bize bu sıcak dayanılmaz geliyor. Eski kuru sıcaklar, akşam yerini az da olsa serinliğe bırakır, kimi insanlar evlerin damında yorganla yatarlardı. Şimdi dışarda açık havada yatmaya çalıştığınızda sıcak bir görünmez tabaka gibi adeta üstünüze yağıyor.
Şimdi o çarşının eski sesi, neşesi, nefesi yok. Oradan her geçişimde şurada falanca, burada filanca vardı. Şurası çay ocağıydı, burada halıcı vardı, gibi anımsamalar yükleniyorum. Bazı dükkanlar yıkılıp, yeniden yapıldı. Bazıları tadilat adı altında yenilendi. Bazılarının ön cephesi tamamen yıkılmış, üç duvar halinde, bazıları kapatılmış; ve geçen uzun zamandan dolayı cam kısımlar kararıp, diğer aksamlar küf ve pas içinde, ahşap kısımlar çürümekte. Bir zamanlar çarşı denilince akla gelen,  işlek, en hareketli cadde artık geçmişin o parıltısından uzak, her gün eksilen heyecanıyla biraz daha yalnız, bir bir yitip giden emektarlarından kalan acıyla hüzünlü ve bunların hepsinden dolayı yılları bile yoran bir yol yorgunluğu içinde. Bir kez daha zaman herkesi ve her şeyi o cadde de yendi. Dış çarşı yavaş yavaş zamana yeniliyor. Cadde için ikindi vakti. Aydınlık azalıp gölgeler uzamaya başlıyor. Sessizlik çoğalıp konuşmalar azalıyor. Ve gündüzler çabuk dönerken akşama, uzayan saatlere rağmen ömür kısalıyor, tıpkı konuşacak bir şeyi kalmamış canların kısa cümleleri gibi..
Afiyet Olsun…


1916 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ESKİDENDİ - 29/06/2022
ESKİDENDİ
FAŞİZMİN YALDIZLI CİLASI - 08/06/2022
FAŞİZMİN YALDIZLI CİLASI
UCUBELERİN MAYIS DANSI - 01/06/2022
UCUBELERİN MAYIS DANSI
BİDON UMUDU - 25/05/2022
BİDON UMUDU
ZEKİ MUHALEFETİN ÖZELLİKLERİ - 18/05/2022
ZEKİ MUHALEFETİN ÖZELLİKLERİ
OSMAN GEZEMEZ OLDU - 27/04/2022
OSMAN GEZEMEZ OLDU
SOYLU BİLGE - 30/03/2022
SOYLU BİLGE
RETİNA MESELESİ - 09/03/2022
RETİNA MESELESİ
ŞUBAT YAZISI - 02/03/2022
ŞUBAT YAZISI
 Devamı