Merhaba,

Geçen hafta devletimizin zirvesinden “Çarşamba günü müjde vereceğiz” açıklaması geldi. Daha önceki müjdelerin, yani doğalgaz ve yerli otomobil müjdelerinin HALKIMIZA hitap eden ve halkımızın pozisyonunda iyileştirme getiren müjdeler olmaması nedeniyle bu “müjdenin müjdesi” çok bir beklenti oluşturmadı. Kimse heyecanlanmadı, kimse tahminde bile bulunmadı.

Yeme içme sektöründeki kısıtlamalar nedeniyle her satış, al-götür ya da paket servise dönüşmüş durumda. En azından bu sektörde olanlar, ekmeği küçülen, işi azalan iş yeri sahipleri, müjdenin bu sektördeki kısıtlamaların esnetilmesini kapsayacağını ümit etmişti. Dar gelirli ve işsiz olanlar bir yardım paketi ümit etmişti. Hasta olanlar ve hastası olanlar sağlıkla ilgili bir gelişme ümit etmişti. Bir çok kimse AŞI tartışmalarını bitirecek, aşı sayısı ve yeterli aşı hakkında güzel bir haber umut etmişti. Eşini dostunu yakınını tanıdığını bu covid belasına kaybedenler de dahil herkes bu bela hakkında olumlu bir müjde ümit etmişti.

Ve, fakat, maalesef ki müjde verildiğinde her şeyden evvel zamanlamanın çok yanlış olduğu görüldü. Kimse sevinmedi, kimse kutlama yapmadı, kimse bayrağını alıp gözyaşları içinde meydanlara koşmadı, kimse devletinin ne kadar büyük olduğundan dem vurmadı. Devletin başı bu süreçte milletinin beklentilerinden habersiz ya da milletin beklentisi umurunda olmayan, milletinden halkından kopuk, kendi fantezi dünyasında yaşayan bir acemi gibi davrandı. Oysa ki gücünü milletin kendisine olan sarsılmaz güveninden alan, seçime girdiği zaman partisinden daha fazla oyu olan, liderlik vasıflarını eksiksiz taşıyan, eğilmemiş bükülmemiş bir siyasetçinin bu hatayı, hatta bu traji-komik hatayı yapmaması gerekirdi.

Kısaca değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tek gerçek; AK Partiyi en alttan en üste kadar yalaka, dalkavuk, ikbal pervanesi karakterli tiplerin işgal ettiği görülmektedir. İlçe başkanından tutun, il başkanına, oradan milletvekiline, danışmanına kadar bir köşeye ağını kurup, davaya hiç katkısı olmadan o karanlık ve tozlu köşede kendi varlığını ve mülkiyetini koruyup dünyalığını çoğaltmak biçiminde hedefi olanlar partiyi bitirmek üzere. Daha da kötüsü etrafını saran, başta Hayati Yazıcı ve eşi gibi yalakalar yüzünden RTE bu durumu görmekte zorlanmaktadır.

Şimdi örneği başka bir partiden vererek durumu pekiştirelim. Canan Kaftancıoğlu. Bu ismi bilmeyen duymayan yoktur. CHP'li olduğunu ve CHP deki görevinin ne olduğunu da herkes bilir. Şahsen nefret ettiğim bir siyaset tarzı var. Ama ne olursa olsun; doğru ya da yanlış, mevkisinin hakkını verip, her şekilde gündemde kalmayı ve partisini gündemde tutmayı başarabiliyor. Sevmesem de takdir ettiğim bir çalışma biçimi var. En azından ÇALIŞIYOR. Şimdi siz sayın AK Partililer herhangi bir il değil, İstanbul veya Ankara il başkanımızın adını biliyor musunuz? Hiçbir TV kanalında bir tartışma programında “davayı” savunurken gördünüz mü? Herhangi bir yerde konuşma yaptığını açıklama yaptığını, cevap verdiğini, her hangi bir konuya müdahil olduğunu gördünüz mü? Yok göremezsiniz. Sözde demokrat partimiz il ve ilçe başkanlarını ATAMA ile göreve getirir. Ellerine bir de yönetim kurulu listesi verir. İl ve ilçe başkanları da utanmadan bu listeyi kendisinin oluşturduğunu söyler. İşte bu tarz, yani bir üstündekinin talimatına ve KULLANIMINA kendisini açmış, görev eşiği ASFALT YAMASI'nın önünde fotoğraf çektirip, o yama için üstlerine “yıkama yağlama” yapmaya kadar düşmüş şahısların il ve ilçelerde temsil eder gibi yaptıkları partinin lideri, yani devletimizin başı bu parazit yapıdan dolayı halkından her gün uzaklaşıp, ihtiyaçlar belliyken ve bunu herkes bilirken çıkıp UZAY özneli bir şeyi müjde diye konuşabilir. Allah beterinden esirgesin

Afiyet Olsun…