Merhaba,

Ülkemizde yayın yapan bazı kanallara göre, Rusya'nın Ukrayna'da giriştiği şeyin suçlusu hükümetimizmiş. Dahası, halen devam etmesinin nedeni de hükümetmiş. Buna çapsız siyasilerin, siyasetçi kılığına girmiş babaannelerin, mollaların, kaset ürünü çakma Gandhi'lerin, Babacanların ve kendini bir şey sanma rekortmeni Deivid gibi faydasızların da manasız ve laf kalabalığı olan söylemlerle destek vermesi oldukça eğlenceli aslında.

            Evet, maalesef ülkemiz büyük, çok büyük bir kriz yaşıyor. Dünya genelindeki Brent petrol, varil petrol, altın, doğalgaz fiyatlarından bahsedip ülkemizdeki fiyatlarla kıyaslayıp; Almanya da benzin şu kadar, bizde bu kadar, biz 20 TL'ye 1 litre benzin alıyoruz. Almanya'da 1 litre benzin 28 liraya den geliyor. Ama orada asgari ücret şu kadar Euro, ama orada asgari ücret yüksek ama kiralar ve gıda da yüksek şeklinde uzayıp giden, ülkemizdeki krizin çözümüne hiçbir fayda üretmeyen oranlamalar yapmaya hiç gerek yok. Çünkü çok fazla farklı ayrıntıya sahip iki ya da daha fazla ülkeyi kıyaslamak hiçbir çözüm getirmiyor. Öyle ki Avrupa'nın en bitik, en fakir, ekonomisi yerlerde sürünen ülkesi Yunanistan'ı bizim ülkemizden daha iyi gösterebilecek rakamlar bulan, bunu; yani gözümüzün önündeki sefil Yunanistan'ı bile bize refah içinde bolluk içinde yaşayan bir ülke olarak gösterme gayretinde olan çokça ev zencisi var içimizde. Bu modellerin, aidiyet duygusu tamamen sömürge olmak, Avrupa ya da ABD uşağı olmak biçimindedir. Kendisini bu topraklara ait hissetmez. Avrupa'nın sömürgecilik tarihini, ”keşifler” olarak, Amerika kıtasını yakıp yıkan, yağmalayan, insanları katleden Portekizli, İspanyol, İtalyan katilleri ise “kaşif” olarak görür. Tıpkı Avrupa'nın “ölenler sarı saçlı mavi gözlü, bize benzeyen insanlar. Suriye, Yemen veya Afganistan gibi değil” diyerek insanı ten rengine göre ölmesi gereken ve yaşaması gereken diye ayıran iğrenç ırkçılığı gibi. Bu canlı türünün elit temsilcisi Ünal Çeviköz kişisidir. Karabağ sorununda “Türkiye maalesef Azerbaycan'a silah yardımı yapmıştır” diyebilecek kadar vatansızdır, kimliksizdir, kullanışlıdır. Bu kafa, Avrupalı efendilerini memnun etmek için Türkiye'nin Ukrayna safında Rusya ile savaşa girmesini isteyen kolonyalist ezik kafasıdır. Bunlar Papua Yeni Gine parasının dolar karşısındaki değeri Türk Lirasının Dolar karşısındaki değerinden yüksek diye, kendi ülkesini Papua'nın bile altında görüp, bundan zevk alan, zekası oluşmamış bir klandır. Aynı kafa Rusya Rublesinin Dolar karşısında yokuş aşağı gidip, sürekli yaşadığı değer kaybıyla ilgili bir slogan üretemez. Çünkü bu durumda Türkiye'yi Rusya'dan daha üstte bir ekonomi olarak göstermeleri gerekir ki; bu hiç istemedikleri bir şeydir. Kısaca özetlersek bu kafa, ülkesine karşı olma psikolojisini o kadar içselleştirmiştir ki, sabah kalksanız ,”niye kalktın?”, kalkmasanız, ”niye kalkmadın?” diyebilen ve bundan hiç utanmayan bir kafadır. Bu kafayı temsil için yola çıkan, basiretsizliğin rol modellerinden biri ki; kendisini “S-400'ler sarayı korumak için alındı” şeklindeki muhteşem tespiti ile tanıyoruz. Bu önemli kişi, ”Kanal İstanbul durdurulsun, S-400'ler geri verilsin, Akkuyu millileştirilsin, Ukrayna'nın yanında yer aldığımız açıklansın” biçiminde yepyeni bir siyasetle bizleri tanıştırmıştır. Vaktiyle, Avrupa'nın engizisyonunu, cadı avını, pisliğini, veba mikrobunun dünyaya yayıldığı yer olduğunu, yağmacılığını, sömürgeciliğini, ırkçılığını, kötülüğünü ve onca insanın, hem Afrika hem de Amerika kıtalarında katledilmesinden sorumlu olduğunu değil, kullandığı harfi, giydiği kıyafeti, şapkayı, kanunlarını, taharetten habersiz yaşam tarzlarını bize “muasır medeniyet” diye kakalayan, hatta reddedenleri asan, katleden, öldüren, şehirleri bombalayan bir önder vardı. Bildiniz değil mi? İşte şimdi ülkesini her durumda kötüleyen içimizdeki ev zencileri ile Ukrayna halkı için; Rusların da öyle olduğunu görmezden gelerek, ”sarı saçlı mavi gözlü” güzellemesi yapanların ortak ikonu, zırt pırt ortaya saçılan kakafonik bir zevzekliğin öznesidir. İpucu vereyim: Sarı saçlım mavi gözlüm, nerdee nerdee….

Afiyet olsun…