Bülent ÜSTÜNDAĞ
KÜLTÜRÜMÜZÜ NİÇİN KAYBEDİYORUZ?
06/07/2022 Biraz öğünsem nasıl olur... (gerçi öğünen öküz tarlayı gübreler ya :) … neyse. Bu yazıyı 1998 yılında kamuda çalışırken şantiyelerde akşamları boş otururken aklıma geldi, kültürümüzü neden kaybediyoruz diye kendi kendime bir analiz yapayım dedim.. 2022 yılına ise yeni etken eklemek lazım. Din..! Müslümanız ve en ufak bir şüphem yok, bazıları müslümanlığından şüpheye düşüyor herhalde yok tarikattı, yok şeyhimdi diye peşlerinden koşmaya başladılar, şeyhi 3 gün yemek yemezsen cennetin anahtarını vereceğim dese yapmaya başladılar ve kültürümüzün çoğunu dinimize karşı diye yok ettirdiler, halbuki 1930 doğumlular 1960-65'lere kadar saydığım şeyleri yaptılar, birden ortaya tarikatlar çıktı aynı anda bitti, yani onlar her şeyi yaptı şeyhi cennetin anahtarını ben dağıtırım biri senin deyince her şey günah oldu... örnek vereyim: 1917 doğumlu tanıdığım ben askere gitmem, diye cebelleşince, zar zor bedelli parasını yatırırlar askere gitmez... bir laf var: nerde çalgı orda galgı diye her şeyi yapar bir günde aklı başına gelmiş, yaptığı şeyleri izlere günah diye anlatmaya başladı... ney din derin konu... Yıl 1969 (ancak o yılları hatırlayabiliyorum )Teknoloji olarak telefon ve elektrik sadece mutta var posta hane şu anki binasının karşısında küçük bir binanın ikinci katında, Elektrik ise şehir içinde ki küçük santral dan karşılanıyor birde şuan ismi “göksu” olan GRAVGA köyünde küçük dinamodan köy aydınlatması yapılıyor, Diğer köyler ise idareler ve gaz lambaları ile aydınlanmaya çalışıyorlar. Böyle olduğu halde tüm dostluklar kültüre paralel olarak ilerliyor, daha köylerde kahveler yok kışın akşamları evlerde, gündüz güneşliklerde, yazın ise gölgeliklerde oyunlar ve sohbetler edilirdi, düğünler başka bir Coşku ile yapılıyordu, davullar güreşler için çalar, tüfekler ve köy mavzeri filintalar, potayı vurmak için tetiklerinden emir bekler, Doru ve kır atlı binicilerin ciritleri hedeflerine ulaşmak için havada uçmaya çalışır, çocuklar düğün yemeğinde sofrada yer kapabilmek için birbirleriyle yarışır, kadınlar akşam olunca kına gecesi için toplanıyor delbeki'ci bulunamamışsa köyün en iyi öten leğeni veya güğümünü hazırlayıp eli yatkın olan kızlar çalmaya ve söylemeye başlayıp oynaya eğlenmeye başlarlar, hele birde en sonunda bu kadar neşeden sonra gelin okşama yapılır düğün eğlencelerle devam eder gider. Soğuk kış geceler eğlenceleri ise ayrı, apayrı bir zevk olsa gerek, Kültürlerinden bir şey kaybetmeden kendi yetenekleriyle ortaya çıkardıkları oyunlar, bilmeceler yaratmak, ninelerinin çevresinde çocuklar masal dinlerken uyuklar neşeli akşamlar yaşarlardı. Ama yıl 1975-76 her yere teknoloji girmeye başladı akşam toplantıları bitti düğünler sadece ekonomik duruma bakar oldu, bir yemekle düğünü kurtarabilen kurtardı kurtaramayan yandı ya bekar kalacak ya borç para bulunup düğün 2 gün 3 gece devam edecek. Ben burada teknolojiyi yermiyorum sadece ekonomik duruma göre teknoloji paralel ilerliyor, herkes ilerleyen teknolojiden faydalan maya çalışıyor ama teknoloji parayla geliyor ve kullanılıyor, kısaca herkes belki ekmek derdine düşünce kendi kültürünü unutuyor ve ölmesine sebep oluyor ve unutuyor. Peki ben ne yapabilirdim, unutulan kültürümüzü tekrar yaşatmak yeni nesillere aktara bilmek için ne yapmalıydım, değerli araştırmacı ve yazar sayın Doğan ATLAY ile bir sohbetimizde bana “köy oyunları ve eski nine masalların dan derlemeler yap” demişti, bende o yıllarda Konya da görev yapıyordum, bu yazımın karalamasını hazırladım. 1993 yılında bir kamu kuruluşuna şoför olarak girdim, şantiyelerde ki akşamları kendi lehime çevirebilmek için bu karalamaları hazırladım ve bu kültür hazinemizi toparlamaya çalıştım sanırım birazda toparladım diyorum takdir sizlerin. Kısaca öze dönersek kültürümüze tek etki eden şey ekonomik durumdur, çünkü su para, elektrik para kısaca yaşamanın parayla olduğu bir dönemdeyiz. Rahmetli, Babam değerli insan Abdullah ÜSTÜNDAĞ yıllarca muhtarlık yapmış çevresinde sevilen bir kişiydi, gittiği her köyde muhakkak bir köy oyunu yaratıp oynamış, bize de gururla anlatırdı, ve neşeli akşamlar geçirirdik, bende kendimi o oyunların içinde hayal ederdim. Kısaca ben ne demek istiyorum biliyor musunuz ”BİZ BU KÜLTÜRÜ YAŞATMAYA MECBURUZ VE YAŞATACAĞIZ.” 30-08-1998. PAZAR 1- Muhtarlığın korumada kullandıkları silah. 2- Düğünlerde atış yapmak için dikilen hedef tahtası 3- atlar ve 120 santimlik sağlam değneklerle oynanan oyun 4- deri çekili kasnak, tef bazı yerlerde delbeki olarak anılır 5- eğlencede sonra sesi yanık olan biri tarafından gurbet türküleri söylenerek gelini ağlatma 6- kötülemiyorum |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
CLAUDİOPOLİS - 14/12/2022 |
CLAUDİOPOLİS |
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE - 30/11/2022 |
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE |
MUT'UN ESERLERİ YOK OLAN DEĞERLER - 09/11/2022 |
MUT'UN ESERLERİ YOK OLAN DEĞERLER |
ÇATMA (Yayla Barınağı) - 02/11/2022 |
ÇATMA (Yayla Barınağı) |
MUT - 26/10/2022 |
MUT |
NUR SOFU - 19/10/2022 |
NUR SOFU |
MÜFTÜ NADİR MUTLUAY - 12/10/2022 |
MÜFTÜ NADİR MUTLUAY |
DAĞPAZARI MUHAREBESİ - 05/10/2022 |
DAĞPAZARI MUHAREBESİ |
MUT DEVLET MERKEZİ - 28/09/2022 |
MUT DEVLET MERKEZİ |
Devamı |