Bülent ÜSTÜNDAĞ
CEMALİ İLE SARIYAYLA'YA
27/07/2022 Değerli insan Mut sevdalısı merhum Doğan Atlayın ağzından dinleyelim.. İçelli halk şairimiz aşık İrfani'nin çok tanınmış bir türküsü var, Sarıyayla... Dinleyenleri gönülden duygulandırır, bazılarımızın gözleri çakmak çakmak nemlenir. Herkesçe sevilen bu güzel türküye esas olan Sarıyayla nerededir, neresidir? Sorusu açılır hep... Bazılarımız ''belki vardır ama nerededir''diye düşünür. Bazılarımız da ''Kızılelma'' gibi algılar. Çocukluğumdan beri duyageldiğim bu türkünün sarıyaylasının neresi olduğunu ben de merak edip araştırdım. Toroslar'ın üzerindeki Göktepe eteklerinde bir Mut yaylası olduğunu saptadım. 1950 li yıllardan sonra yaylacılığın gereksinimden çıkıp lükse dönüşmesiyle yüzlerce yaylamız gibi Sarıyayla da ıssızlığa terkedilmiş, üzücüdür ki zamanla unutulmaya başlamıştır. Birgün yalnız ve uğraşısız bir anımda İrfani'yi, Sarıyayla'yı anımsayıp epeyce düşe daldım. (gönül bu ya) yüz elli yıl kadar geriye gidip o günlerin yaşantısı içinde İrfani ile bir Sarıyayla yolculuğu düşledim: Yıllardan 1850 veya 60, aylardan Mayıs, (Haziran da olabilir) Mut beylerinin davetlisi olarak Mut'a gelip birkaç hafta misafir kalan İrfani, Yaylaları, yaylaların kekik, yavşan, yarpuz kokan tertemiz havasını, hele hele yaylaların güzellerini özlemeye başlar... O zamanlar izinsiz bey konağından ayrılmak mümkün mü?... İrfani isteklerini, duygularını türkülerine katar, gitme zamanının geldiğini vurgulayan türküler söyleyerek izin ister: Gene bir gam geldi tuttu Gurbet elin cevri yetti Ölen öldü kalan getti Sağlar yolum gözler şimdi Aşkın dolusundan içtim Ne yaman bir derde düştüm Bu yerlerde çok eğleştim Kara gözlüm ağlar şimdi ***** İrfani gibi, sohbetlerin tuzu-tadı bir aşık ele geçmişken kolay bırakılır mı?... Tabii izin çıkmaz. Ama İrfani de özlemini başka türkülerle dile getirir Coşkun idim koçak gibi Keskin idim bıçak gibi Vaktı geçmiş çiçek gibi Sarardım soldum Allahım Koç yiğitler alır satır Ara yerden kalkmış hatır Ya yarimi bura getir Ya ben'ora Sal Allahım **** Gene habar geldi çeşm-i âlâdan Başım hali değil dertten beladan Gözlerim bir mektup gelmez sıladan Bir mektubu yazdıran yok yazan yok Garipleri gurbet ele salarlar Bu dert beni iflah etmez paralar Göz göz oldu sinemdeki yaralar Neşter vurup deldiren yok delen yok **** Beyler bakarlar ki İrfani'nin özlemi gün gün artmakta, daha fazla üzmemek için gitmesine izin verirler. İrfani de sevinerek Sarıyayla'ya doğru yola çıkar. İrfani bu... O türküsüz olamaz, O'nun yaşantısı türküdür. Hem gider, hem söyler: Okundu yeni nameler Bir gam geldi bağrım deler Dost koynundaki memeler Emilecek çağlar şimdi Gide gide yolu Toroslar'a sarar. Toroslar'da tepeler, sarp geçitler,dereler, kapızlar hep gidene engeldir. Ulaşım zordur Toroslar'da... İrfani özlemiştir sılasını, yaylalarını... Ne yatarsın bülbül bahar erişti Eski derdim yenisine karıştı Eller göçtü yaylasına kavuştu Eğil dağlar ben yaylama varayım Yükseğinde nemil nemil karın var Engininde ala gözlü yarim var Şunda bir dilbere intizarım var Eğil dağlar ben sılama varayım Almalar ayvalar yüksek daldadır Felek beni günden güne aldatır Ananın atanın gözü yoldadır Eğil dağlar ben sılama varayım **** İrfani, öğleye doğru Mağras dağı sırtlarına ulaşır. Sindel tepesi eteklerinde Top gediği'ne gelince aniden efil efil esen hafif bir esinti yüzünü, yüzünden atlayarak bütün vücuduna yayılır, okşamaya başlar. Orada bir çamın gölgesine oturup kuşbakışı seyrettiği Göksu vadisinin güzelliğine kapılarak en güzel türkülerini söylemeye başlar: Söylen İrfani'ye yarin öğmesin Çözemedim ak göğsünün düğmesin Uz bas kunduranı yer incimesin Topla zülüfünü tel incimesin **** Telli durnam kalk gidelim Yollar çimeç bağlar şimdi Sarı çiçek mor menevşe Giyer bizim dağlar şimdi **** Yol yürümekle biter. Kalkıp yoluna devam eden İrfani artık yaylalarına kavuşmuştur. Her koyakta bir yörük obasına, her pınar başında bir yörük güzeline rastlar. Onlara içinden geldiğince türküler söyleye söyleye yoluna devam eden İrfani bir kuşluk vakti Sarıyayla'sına ulaşır. Yaylayı tamamen görebilen bir yerde durur, bir zaman seyreder... Gönlünün bütün hasretiyle, sesinin bütün gücüyle bir of çekip türküsüne başlar : OOOFF! Sarıyayla'm seni yaylayamadım kar iken Yavrı palazını avlayamadım tor iken Sende bu güzellik bende gençlik var iken Alırım ahdımı koymam ay gelin **** İrfani'nin gür sesiyle yayla koyakları inim inim inler, herkes İrfani'nin geldiğini anlar,obayı bir sevinç ve şenlik havası sarar. Daha ilk akşamdan konuk çadırı kadınlı erkekli konuklarla dolmağa başlar. Yemekler yenip ayranlar içildikten sonra İrfani türkülerine başlar: Bir küçücük nevrestenin elinden Olanca aklımız hep zaya getti Gece gündüz edasından nazından Ömrüm sermayesi efvaya getti Size kurban olam gökte melekler Siyah zülfü mah yüzünde kelepler Küçücükten verdiceğim emekler Görmedim vefasın hebaya getti Benden selam olsun nazlı yarime Dahi gelsin baksın benim halime İrfani cehdetsin dostun yoluna Desinler mecnundur Leyla'ya getti **** İrfani böyle söyleye söyleye vakit geçmekte gece yarıya ulaşmakta... Ama bir beklediği var ki bir türlü görünmüyor. İrfani ise ona türküleri ile ulaşmaya çalışıyor Bizim elin ırmakları akar mı Yaz olunca menevşeler kokar mı Sevdiceğim seyrangâha çıkar mı Eğlen durnam eğlen habar sorayım Hak erdirsin aşıkları murada Avcı mısın ne gezersin arada Sevdiğimin seyrangâhı nerede Eğlen durnam eğlen habar sorayım **** İrfani bir ara başını kaldırıp baktığında beklediği gelmiş bir kenarda onu dinlemekte... Bütün yorgunluğunu unutup yeni türkülere başlar: Çoktan beri intizarın çektiğim Eşim dostum musahibim geldin mi Mecnun oldum dağ başını beklerim Mecnun'a teselli veren geldin mi Gırağı değmiş yaprağını soldurmuş Yad el değmiş gonca gülün yoldurmuş Yavrı bizden muhabbeti kaldırmış Yad ellere meyil veren geldin mi İrfani der zülüflerin düzgündür Yavrı ile muhabbetim bozgundur O sebepten yarelerim azgındır Yaremin merhemin vuran geldin mi **** İrfani artık yaylalarına, sevdiklerine kavuşmuş oba oba, koyak koyak gezip türkülerini söylemektedir. O günden, bu güne... MUT, 18/10/2002 Doğan Atlay |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
CLAUDİOPOLİS - 14/12/2022 |
CLAUDİOPOLİS |
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE - 30/11/2022 |
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE |
MUT'UN ESERLERİ YOK OLAN DEĞERLER - 09/11/2022 |
MUT'UN ESERLERİ YOK OLAN DEĞERLER |
ÇATMA (Yayla Barınağı) - 02/11/2022 |
ÇATMA (Yayla Barınağı) |
MUT - 26/10/2022 |
MUT |
NUR SOFU - 19/10/2022 |
NUR SOFU |
MÜFTÜ NADİR MUTLUAY - 12/10/2022 |
MÜFTÜ NADİR MUTLUAY |
DAĞPAZARI MUHAREBESİ - 05/10/2022 |
DAĞPAZARI MUHAREBESİ |
MUT DEVLET MERKEZİ - 28/09/2022 |
MUT DEVLET MERKEZİ |
Devamı |