Osman KARA
osmankara.48@gmail.com
ÇÖZÜM TEMEL EĞİTİM PROGRAMLARIDIR
14/12/2022 Öğretmenler gününü Dünya 5 Ekim'de kutluyor. Benimse cehalete başkaldırının başlangıcı, Köy Enstitülerinin açılış günü 17 Nisan öğretmenler günüm. Ama öğretmenler günü adına, yine bir 24 Kasım, yine siyasiler; iktidarı ve muhalefeti birlikte eğitim sorunlarının etrafında dolaşmaya başladılar. Hep maddi sorunlar. Yettiler ile yetmediler. Atananlar ve atanamayanlar. Öğretmenler ve öğretmen adaylarıyla tele konferanslar, açıklamalarla eğitim ve eğitimin sorunlarını çözmek adına çığırtkanlıklar yapıyorlar. Methiyeler düzüyorlar. Katsayı 3600 olacak olmayacak falan. Toplumumuzun bölgelerarası, kentlerde semtler arası, köy ve kasabaların, gelir ve olanak farklarında uçurumlar kadar farklılığı yaşıyoruz. Bu uçurum, toplumsal olanakların %80'inin toplumun %20'sinin paylaşımında, toplumsal olanakların %20'sinin ise % 80 tarafından paylaşıldığı bir sonuca ulaşmış bulunmaktadır. Bu tezat eğitime de birebir yansımaktadır. Bu büyük fark eğitimdeki fırsatların da eşitsizliğine neden olmaktadır. Konu geleceğimiz, konu geleceği oluşturacakların davranışlarıdır. Yani Eğitim. Eğitim, insanların davranışlarını değiştirme süreci. Niteliği, ülkelerin kalkınmışlık düzeylerinin tek belirleyiciliğidir. Bu hususlar tartışılmaz gerçektir. Yaşamakta olduğumuz çağ; bilişim ve bilgi çağıdır. Bu dönemde bilgi hızla artmaktadır. İletişim olanaklarının çoğalması ve teknolojinin yaygınlaşması ise, eğitimden umulan beklentileri de hızla değiştirmektedir. Günümüzde bilgi ve bilgili insan ekonominin en önemli girdisi haline gelmiştir. Teknoloji artık, sanayinin temel girdileri olan hammadde, enerji ve enformasyonu, kullanılabilir mal ve hizmetlere dönüştüren bilgiler kümesi olarak tanımlanmaktadır. Yani bilim, teknoloji ve iyi yetişmiş insan gücü başta gelen üretim faktörleri arasında sayılmaktadır. Yetişmiş insan kaynağının, adım atmakta olduğumuz yüzyılda, uluslararası pazarların en büyük rekabet unsuru olacağı açıkça görülmektedir. Kuşkusuz bilgi ve bilgili insan, yani yetişmiş insan, eğitim sürecinin bir ürünüdür. Bunun bilincinde olan ülkeler son yıllarda eğitim sistemlerini yenilemek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Değişen ve gelişen dünyada, bireylerin topluma uyum sağlamaları için öğrenmeleri gereken davranış sayısı da hızla artmaktadır. Bu arada bireylerin öğrenmesi gereken bazı kavramlar, ilkeler ve uygulamalar da değişikliğe uğramaktadır. Değişen ve gelişen dünyada bireylerin davranışlarında yapılması düşünülen değişiklikleri ifade eden ve bunları sistemli bir biçimde, bir araya toplayan araçlar ise eğitim programlarıdır. Ülkemizde de Cumhuriyetten günümüze, özellikle ilköğretime ve eğitimin bu kademesinde uygulanan programlara özel bir yer ve önem verilmiştir. İlköğretimin toplum ve birey için taşıdığı önem, her türlü tartışmanın dışında tutulmalıdır. Eğitimin bu kademesi “temel eğitim” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde de, temel eğitimde tatbik için 1926, 1936, 1948 ve 1968 olmak üzere dört program uygulamaya konulmuştur. En gelişmişi, tabandan ve uygulayanlarından alınan bilgilere dayalı olarak; katılımcı bir zeminde hazırlanan, bilime uygun oluşturulan 1968 programıdır. Bu gün ise ilköğretimde uygulanan; özellikle sekiz yıllık zorunlu ilköğretim uygulaması nedeni ile bu programda sona gelinmiştir. 1980 yılından sonra program sürekli değiştirilmiştir. Her değişiklik programı, bilim adına bilimsellikten biraz daha uzaklaştırmış; daha kısırlaştırmış, daha da verimsiz hale getirmiştir. Katılımcılıktan ve uygulamalarda bilimsellikten biraz daha uzaklaşmıştır eğitimimiz. Eğitim sistemimiz ama öyle, ama böyle çökmüştür, bitirilmiştir. Eğitimin pahalı bir yatırım olduğu, giderek ortaöğretim ve özellikle de yükseköğretim düzeyinde, bireylerin eğitimin maliyetine gücü oranında katılması, günümüzde yoğun bir şekilde tartışılmasına rağmen; ilköğretimin finansmanının tamamen devlete ait olduğu hususu asla tartışılmamaktadır. Bilim adamları ve ekonomistler, eğitim amacıyla yapılan yatırımların, biri toplumsal diğeri ise, kişisel olmak üzere iki tür getirisi olduğunu ileri sürmektedirler. Kişisel getiri, eğitim görmüş kişinin bundan dolayı yaşamı boyunca elde edeceği geliri; toplumsal getiri ise kişinin, eğitim görmüş olmasından dolayı yaratılan katma değerinin, o kişinin eğitimi için yapılan yatırımına oranıdır. Elli sekiz ülkede yapılan araştırma ve hesaplamalar, eğitimin kademesi yükseldikçe, toplumsal getirisinin azaldığını göstermiştir. Daha açık bir ifadeyle, toplumsal getirisi en yüksek ve kişisel getirisi en düşük eğitim kademesi ilköğretimdir. Bunun tersine toplumsal getirisi en düşük ve kişisel getirisi en yüksek eğitim kademesinin ise yükseköğretim olduğu görülmüştür. Yatırımlarımızın ve tüm çalışmaların; toplumsal getirisi en yüksek olan temel eğitime, ilköğretime yapılması, toplumsal sorunlarımızın çözümünde ana eksendir. Temel eğitime ait programlarında katılımcı, bilimin ışığında, tüm uygulayıcıların görüşlerine dayandırılarak hazırlanmasıdır. Bu programlar kamusal geliştirilmiş eğitimde fırsat eşitliğiyle bütünleştirilmelidir. Aksi yaklaşımlar, beyanatlar ve çığırtkanlıklar sorunların çevresinde dolanmak olacaktır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
VAHŞİ GÜDÜLER DEĞİŞTİRİLEBİLİR… - 15/02/2023 |
VAHŞİ GÜDÜLER DEĞİŞTİRİLEBİLİR… |
İNSANLAR, SAVAŞLAR VE VAHŞETLER - 08/02/2023 |
İNSANLAR, SAVAŞLAR VE VAHŞETLER |
ÖZLENEN ANILAR - 01/02/2023 |
ÖZLENEN ANILAR |
ZOR OLMASA GEREK - 25/01/2023 |
ZOR OLMASA GEREK |
DERTLEŞİLEN ANILAR - 18/01/2023 |
DERTLEŞİLEN ANILAR |
DELİLERİMİZ Mİ? DELİRİYORMUYUZ? - 04/01/2023 |
DELİLERİMİZ Mİ? DELİRİYORMUYUZ? |
DEĞİŞİMLE MUTLULUĞU YAKALAYALIM - 28/12/2022 |
DEĞİŞİMLE MUTLULUĞU YAKALAYALIM |
DEĞİŞİM YOK OLUŞ OLMAMALI... - 21/12/2022 |
DEĞİŞİM YOK OLUŞ OLMAMALI... |
ÇEVRE, İNSAN VE UYGARLAŞMA - 07/12/2022 |
ÇEVRE, İNSAN VE UYGARLAŞMA |
Devamı |