Geçtiğimiz iki hafta içerisinde Ankara ve İstanbul'da yaşanan patlamaların ardından hepimiz çok üzüldük. Milletçe terörü lanetledik. “Kahrolsun kirli eller” dedik. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve aziz milletimize ise sabırlar diliyorum.

Elbette ki terör eylemlerinin insanları katletmekten öte, başka amaçları da var. Geride kalanlara çektirmek istedikleri, yaşatmak istedikleri senaryoların bozulması, asıl önemli olan. Devletimiz, güvenlik birimleriyle terörü bitirmeye niyetli ve çok ciddi çaba sarf ediyor. Ve bizler evimizde rahat uyuyalım diye ebediyete intikal eden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet ve milletimize sabırlar diliyorum.

Fikri zikri ne olursa olsun, ülkesini seven, insanını seven hiç kimse, yaşanan terör olaylarından haz duymaz. Siyaseten diye bir ayrım yapmıyorum, bu ülkede toplum karşısına çıktığında savunduğu değerler, milletin ortak değerleriyse bütün insanımız eşittir, hürdür ve bu memleketin vatandaşıdır. Terör karşısında duracağı saf bellidir, belli olmalıdır.

Mut'ta canlı bomba var mı?

Ankara ve İstanbul'da art arda gelen canlı bombalı terör eylemlerinin ardından, Mut'ta da bir laf dolaştı akıllara zarar. Mut'ta da canlı bomba varmış, meydandaki parkı patlatacakmış, açılışı kana bulayacakmış… Hayırdır ya? 

Bu lafı çıkaranların terör örgütleriyle bağlantısı mı var, eylemi kendisi mi yapacak yoksa istihbarat örgütleriyle polisten askerden daha sıkı bir diyalogu mu var? 

Nerden bu kesin bilgi? Ya da şöyle sorayım, Mut'ta böyle bir eylem olsa sevinecek mi, ben demiştim diye? Bu düşüncedekiler teröre karşı dimdik duracağına, günlük hayatını teröre inat devam ettireceğine, ne yapmaya çalışır ki? İstanbul'daki eylemden Ankara'daki eylemden sonra, siyaset, konsolosluklar, sivil toplum örgütleri bir mesaj verdiler: “Teröre inat devam edecek hayat” dediler. 

Mut'ta siyasi rant avcılığı kokan bu pis dedikodunun milletimizde yarattığı endişenin kime ne faydası var? Oradaki açılış ile ilgili zaten birkaç cümle sonra düşüncelerimi ifade edeceğim ama üzüldüğüm taraf sırf haklı çıkmak uğruna canlı bomba davet edecekmiş gibi kendinden emin derin bir paralel dedikodu şebekesinin olması, hayret verici. 

Meydan Spor Kompleksi olarak temelleri atılan ve yapılan, daha sonra Musa Eroğlu Sevgi Parkı olarak ismi verilen parkın 20 Mart'taki açılışına sanat siyaset ve toplumun her kesiminden insanın katıldığı programda, ölü ve yaralı olmadığı için Cenab-ı Allah'a şükrediyorum. Böylesine önemli bir günün kana bulanmasından keyif alacağını düşünen kirli zihinleri Allah'a havale ediyor, terörü bir kez daha lanetliyorum.

Gelelim Esas Bombaya

20 Mart'ın canlı bombası Musa Eroğlu idi.

Musa Eroğlu Sevgi Parkı, Musa Eroğlu Heykeli ve Kuvay-i Milliye Anıtı…

Musa Eroğlu… İlçemizin yetiştirdiği bir değer. Sanat dünyasında üstad olarak kabul görmüş, türküleri dilden dile dolaşan çağımızın Karacaoğlan'ı Musa Eroğlu, doğup büyüdüğü memleketinde hemşerileri tarafından bağrına basıldı. Mut'taki en büyük park ve sosyal alana ismi verildi. Parkın içerisinde heykeli bulunuyor ve bir elinde sazı, diğer elinde güvercin olan haliyle. Bağlaması sevgi türkülerini, güvercin ise barışı temsil ediyor. 

18 Mart'ı şurada birkaç gün önce geride bıraktık. Çanakkale Zafer'imizi kutladık, şehitlerimizi andık. İlçemizde Çanakkale ruhunu yaşamış şehitlerimizin, Milli Mücadele ve bağımsızlık için ilçemizde örgütlenmiş Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (Kuvay-i Milliye Cemiyeti) üyelerinin isimlerinin yazıldığı bir anıtın da bulunması son derece önemli mesajdı. Kuvay-i Milliye, Mut'un bağımsızlık ruhu ve onurudur. Anıtın yapılması gelecek kuşaklara bu ruhun sahibi ecdadının hatırlatılması açısından çok ama çok önemli bir adım.

Mut kültürüne hizmet etmiş Doğan Atlay, Muzaffer Kılıç ve Sıtkı Soylu'nun onurlandırılması çok şık bir davranıştı. 

Siyaset gözetmeden gerçekleşen bu organizasyon için Belediye Başkanı Nebi Yılmaz başta olmak üzere, Belediye Meclis Üyelerine, Park ve Bahçeler Müdürü Mahmut Özdemir'e ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyorum.