Mayıs ayı siyasi trafiğin, günden güne değişen gündemin yoğun olduğu bir ay oldu.

Bir yandan MHP'de kongre krizi, Davutoğlu'nun görevi bırakacak olması, AKP kongresi, Kilis saldırıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızının evlendiği törene Genel Kurmay Başkanının nikah şahidi olması ve son olarak, CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a g…zekalı diktatör bozuntusu şeklindeki çıkışı. Daha ayın ortasındayız ama ay sonuna kadar hız kesilmeyecek gibi.

MHP'DEN BAŞLAYALIM

MHP lideri Bahçeli, 7 Haziran akşamı yeniden seçim olsun diyerek, oyları beğenmemiş ve koalisyon çözümlerine kapıyı kapatmış bir isim. Şimdi ise tek başına çoğunluğu ele almış olan AKP ile koalisyon formüllerine yeşil ışık yakıyor. Hükümet kanadından destek görerek muhaliflerinin de önünü kapatmaya çalışıyor. İzlenim bu. Yetkili olmayan mahkeme kararları, Ankara Valisi ve Ankara Emniyet Müdürü sayesinde muhalif kongreyi engellemiş durumda. Muhalifler ise bir rüzgar yakaladı ve olası yaz aylarındaki genel seçim ihtimallerinde partilerini iktidara taşıyacak formüller üzerinde çalışıyor, kitle toplamaya gayret gösteriyorlar. Sonuç muamma. Muhalifler içerisinde Akşener ismi biraz daha etkili rüzgar estiriyor. Son açıklamalara bakılırsa Koray Aydın ile yolları ayrılacak ve Aydın yeniden Bahçeli saflarında cemaat ismini öne sürerek yer alacak.

DAVUTOĞLU'NUN GÖREVİ BIRAKMASI

Gerçekleşen hadisenin ardından söyleyebileceklerimin başında Davutoğlu'nun kamuoyunda ciddi bir sempati toplamış olduğu geliyor. Çözüm sürecinde Erdoğan'ın dönemindeki hazırlıklarını tamamlayan, yığınakları yapan terör örgütüne karşı, “Kamu güvenliği tesis edilene kadar mücadeleye devam edilecek” çıkışıyla kararlı ve ülkesini düşünen profil çizdi. Tabi AKP'de durum biraz farklı. Erdoğan cumhurbaşkanı olsa bile partideki egemenliği kimseyle paylaşmak istemedi. Tek adamlık ve yönetme egosu yüksek bir lider. Belli dönemlerdeki görüş ayrılıkları, Mit Müsteşarı Hakan Fidan'ın milletvekili adaylığı, 17 -25 aralık operasyonlarındaki dört bakanın yargılanmasının gündeme gelmesi, Dolmabahçe görüşmeleri, Bülent Arınç ile verilen pozlar, tutuklu-tutuksuz yargılanma konusundaki fikir uyuşmazlıkları ..vs üst üste gelince düğmeye basıldı. Görüntü itibariyle Davutoğlu halktan sempati kazandı ve mağdur oldu. Yeni bir oluşum ihtimallerinde siyasi aktörlerin başında gelecektir. Terörle mücadelenin, komşu ülkelerdeki karışıklıkların hat safhada olduğu dönemde başkanlık sistemi için kurban edilen bir başbakandan sonra konuyu şöyle özetleyebiliriz: “Şahı almak için veziri feda etmek gibi bir hamle.”

Elbette küresel senaryolar, iktidarı dizaynı için mücadele ederken muhalefetin de ayarını vermeyi ihmal etmeyeceklerdir.

ANITKABİR

İstihbaratımız Diyarbakır Merkez ilçesi Sur'a bağlı Dürümlü mezrasındaki 15 tonluk patlayıcı yüklü kamyonun haberini alamayıp, köylülerin müdahalesiyle can pazarına dönüşmüş hadise sonrası 19 Mayıs'ta Anıtkabir'e karşı IŞİD saldırısı olacağını öne sürüyor.

Sanırım 19 Mayıs'ta Ata'nın huzuruna kimsenin çıkması istenmiyor şu dönemde. Yoksa Diyarbakır'daki gibi maazallah cesetlerinizi bile bulamayız mı deniyor? Bu ülkenin başkentinde bombalı saldırı, milli bayramda gerçekleşecek kadar bir seviyeye ulaşmışsa, böyle bir iddia varsa, hükümet kendini sorgulamalıdır. Asker, polis kendini sorgulamalıdır. İstihbarat kendini sorgulamalıdır. Bu ülkenin insanının can ve mal güvenliğini tesis etmek, iç ve dış tehditlere karşı yek pare mücadele etme görevi layıkıyla yerine getirilmelidir. 

KİLİS'TE NELER OLUYOR?

Cumhurbaşkanı Kilis Valisini çağırıyor birinci ağızdan bilgi alıyor diye haberlerde izliyor ve okuyoruz. Hakikaten Kilis'te neler oluyor? Kazayla mı bomba, roket düşüyor? Yoksa ciddi ciddi sınırımızda ikinci bir savaş halinde miyiz? Fırtına obüsleri vuruyor da vuruyor deniliyor da F16'larımız neden uçup tepelerine binmiyor?

Doğu ve Güneydoğu'da ortam nasıl? Sağlam bina kaldı mı? Ülkemizin o bölgelerinin Suriye'den farkı nedir? Bu kadar zaman bu terör yuvalarına göz yummanın bedelini yine o bölgenin insanı başta olmak üzere bir milletin bütün evlatlarına ödettirmek, hangi vicdanda kendini teselli etmektedir? Aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin geride bıraktıkları ailelerinin vebali sırat köprüsünde rahat geçişe izin verir mi?

CUMHURBAŞKANI'NIN KIZI EVLENİRSE

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde düğün merasimi oldu. Yöneltilen eleştiriler bu kadar şehit varken düğün mü yapılır? Şeklinde. Yapılır. Şehidim biz rahat edelim, diye canını feda ediyor. Biz askerimiz polisimiz var diye, günlük hayatımız için planlar yapıyoruz. Hayat elbette devam edecek. Düğün, dernek de olacak maçta kazanan da olacak, piyasada dolar düşecek yükselecek, moda devam edecek, ev alan araba alan alacak… her şey olacak. Elbette Cumhurbaşkanının kızı da evlenecek. Bundan doğal bir şey yok. Yazımın bu bölümüne kadar gereken eleştirilerimi yaptım ancak bu noktada eleştirim yok. 

Vay efendim, genelkurmay başkanının orada ne işi var deniyor? Akıl var mantık var, Cumhurbaşkanı Başkomutandır. Türkiye'de bir tanedir. Milli makamdır. Devletin zirvesidir. Oraya gitmemesi olağanüstü bir durum olurdu. 

Muhalefetin Erdoğan'a karşı beslediği nefret duygularını kusmasından bir parça da genelkurmaya ikram edilmeye çalışılmasından başka bir şey değildir.

Muhalefet partisinden zaten diktatör bozuntusu diye sıklıkla kelimeler işitiyoruz. Bozuntu edebiyatını daha şık bir seviyeye çekerek, ülkenin elinizden giden makamlarına saldırmayı bırakın. Siz de burada hata ediyorsunuz.