1994 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir karar doğrultusunda, 3 Mayıs tarihi tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kutlanmaktadır.
Basın; kişilerin ve toplumun ihtiyaç duyduğu her konuda katkı sunmaktadır. Toplum ve ülke yararına kamuoyunun duygu ve düşüncelerini objektif olarak yansıtma, insan hakları ile temel hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki, basın demokratik hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru, haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracıdır. Basın, tarafsız ve objektif bir biçimde haber ve bilgi akışı sağlayarak toplumu aydınlatma ve doğru bilgilendirme görevi yapmaktadır. Önemli bir kamu hizmeti niteliğindeki bir görevi yerine getirmektedir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün “Basın, Milletin müşterek sesidir.” sözü bu manada anlamlıdır.
Ülkemizde; 1982 Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile basının özgür olduğu hüküm altına alınmıştır. Anayasamızın 26.maddesi "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğini de kapsar." denilmektedir, ayrıca basın kanununun 3.maddesinde "Basın özgürdür. Bu özgürlük bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir." denmektedir.
Zorlu süreçlerden geçtiğimiz bu günlerde; basın mensuplarımızın büyük bir sorumluluk üstlendiğini, zorlu şartlar altında da olsa habere ulaşmak için çaba sarf ettikleri, COVID-19 salgınında da gece gündüz demeden ve mesai saati gözetmeksizin, görevlerini yapmaya çalıştıkları ortadadır.
Ne yazık ki Dünya'da sadece görevini yaptıkları için pek çok gazeteci cezaevlerindedir. Eski tarihlerde geri kalmış ülkelerde görülen bu durum artık özgürlük ve demokrasinin kalesi denen pek çok Avrupa ülkesinde ve Amerika'da da yaşanmaya başlanmıştır. Pek çok gelişmiş ülkede görevini yapan gazeteciler şiddete uğruyor hatta öldürülüyor. Ülkelerde tek sesli medya yaratılmak istenmesi demokrasilere ve özgürlüklere büyük tehdit oluşturmaktadır.
Tüm dünya hükümetlerinin, medya çalışanlarını korumaları ve barışın, adaletin ve insan haklarının geleceği açısından temel teşkil eden basın özgürlüğünü güçlendirmeleri ve muhafaza etmeleri gerekmektedir. Basın özgürlüğü engellenmemelidir, halkın bilgi edinme hakkı elinden alınmamalıdır. Bunlar güçlü demokrasilerin temel koşullarıdır.