İlçe Başkanı Saydam ; 65 yıldır insanlarımız partimize karşı neden duyarsızdır?Dünyanın en köklü partilerinden biri olan CHP’ye ulusumuzun desteğinin azalmaya başlaması kaygı vericidir. CHP'ye ulusumuzun desteğinin azalmaya başlaması kaygı vericidir. 65 yıldır insanlarımız partimize karşı neden duyarsızdır? Bunun öz eleştirisini yapmalıyız. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mut İlçe Örgütü, düzenlenen kahvaltılı toplantıda ilçedeki basın mensuplarıyla buluştu. Bulutbey Otel’de düzenlenen toplantıya; CHP Mut İlçe Başkanı Mehmet Saydam, parti yöneticileri, partililer ve ilçedeki basın mensupları katıldı. Toplantıda basın açıklaması yapan CHP İlçe Başkanı Mehmet Saydam, ülke gündemi ve geride kalan yerel seçim sonuçları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Mehmet Saydam tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Değerli basın mensupları, değerli konuklar, değerli katılımcılar, davetimize katılmakla bizleri onurlandırdınız. Şahsım ve CHP yönetim kurulumuz adına sizlere teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Hoş geldiniz. CHP Mut İlçe Başkanı olarak ben ve Yönetim Kurulu Üyesi değerli arkadaşlarımızla şu anda bulunduğumuz görevde 4 yılımızı tamamladık ve görevde beşinci yıla girdik. Biz yönetime geldikten sonra seçmen sıfatını kazanmış olan halkımız üç kez sandık başına gitti. Bunlardan birincisi, 12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa Referandumu idi. AKP iktidarının halk oyuna sunduğu, Anayasa’nın 22 maddesinin değiştirilmesini öneren “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kabul edenlerin “Evet”, kabul etmeyenlerin de “Hayır” oyu kullanmasını ön gören referandum, üzülerek söylüyorum ki yüzde 58 Evet oyu ile kabul edildi. Oysa söz konusu referanduma katılanların yüzde 75’inin neye “Evet” dediğini bilmediği daha sonra yapılan araştırmalarda ortaya çıktı. Söz konusu referandumda “Evet” çıkması halinde Türkiye’yi ne gibi tehlikelerin beklediğini, Türkiye’de hak-hukuk, kanun nizam, adalet kalmayacağını, ülkemizin parçalanacağını ve hatta bir iç savaşa doğru sürükleneceğini başta Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP’liler, bilim insanları hep dile getirdi, hepimiz halkımızı uyarmaya çalıştık, ama olmadı. Bugün geldiğimiz nokta ortada. Daha dün, 10 Mayıs günü Danıştay’da yaşanan olayı hepimiz tüylerimiz ürpererek izledik. Türkiye bunu hak ediyor mu? İkincisi: 12 Haziran 2011’de Türkiye bir genel seçime gitti, maalesef sandıktan yine AKP iktidarı çıktı ve sürüyor. Bilhassa bu dönemde ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzlukların ülkemizi nasıl bir bataklığın içine çekmekte olduğunu ibretle izliyoruz. Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan’ın, oğlu Bilal’e “Oğlum evi temizleyin, evi boşaltın” dediğini ortaya çıkan ses ve telefon kayıtlarından öğrendik. Erdoğan’ın oğlu ve kızı evdeki milyar dolarları ve milyonlarca Euro’yu arabalarla gece gündüz taşıyarak anca boşaltabildiler. Erdoğan, yolsuzluk yapılmamıştır, rüşvet alınmamıştır diyemiyor, bu yolsuzlukları ortaya çıkaranlara bağırıp çağırıyor. Kendisi dışında bakanların ve bakan çocuklarının da rüşvete bulaştığı, yolsuzluk yaptığı ortaya çıktı işte. İsviçre bankalarındaki gizli hesaplarında milyarlarca doları olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Ekonomiden sorumlu eski devlet bakanı, ilçemize de defalarca gelmiş olan, maaşını bizlerin ödediği vergilerden alan Zafer Çağlayan’a İranlı Rıza Zarraf’ın rüşvet olarak verdiği ve sahte faturalı saatin değerinin 705 bin TL –Eski parayla 705 milyar lira olduğunu biliyoruz. Ama Türkiye’nin vergi rekortmeni, işadamı, sanayici Rahmi Koç 7 bin lira değerinde saat kullanıyor. Üçüncüsü: Türkiye 30 Mart 2014 günü de yerel yöneticileri seçmek üzere sandık başına gitti, bu kadar yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış olmasına ve bu denli rezalete rağmen yine AKP yüzde 44 oranında oy aldı. Her şey apaçık ortadayken seçmenin AKP’yi desteklemesine insan akıl erdiremiyor. İnanılır gibi değil. Anayasa için yapılan referandumdan, 2011 milletvekili ve 2014 yerel seçimlerden CHP’nin başarıyla çıktığını söyleyemeyiz. Başarısızlık sadece Mut ile sınırlı da değil. Türkiye genelinde de başarılı bir sonuç alamadık. Dolayısıyla CHP’nin sadece Mut’ta başarısız olduğu iddia edilemez. Devleti ve Cumhuriyeti kuran, ülkemize 1946’da demokrasiyi getiren, çok partili hayata geçmemizi sağlayan CHP’ye Türkiye’nin her zamankinden çok daha büyük bir ihtiyacı var ülkemizin ve ulusumuzun. Dünyanın en köklü partilerinden biri olan CHP’ye ulusumuzun desteğinin azalmaya başlaması kaygı vericidir. Oysa CHP, ülkemizin varlığının, birliğinin, bütünlüğünün, demokrasinin ve rejimin en büyük güvencesidir. CHP Atatürkçü ve yurtsever kimliğiyle, Atatürk devrim ve ilkelerine bağlılığı ile kendini kanıtlamış, pırıl pırıl, hiçbir şaibeye, yolsuzluk ve rüşvet olaylarına bulaşmamış kadrolarıyla oldukça saygın ve seçkin kişilerin yer aldığı bir partidir. Bugün hiç kimse, şu CHP’li şu yolsuzluğa bulaşmış, şu CHP’li rüşvet almış diyemez. Buna rağmen 65 yıldır insanlarımız partimize karşı neden duyarsızdır? Bunun öz eleştirisini yapmalıyız ve nedenlerini bulup çıkarmalı, politikamızı halkın beklentilerine göre ama, akıl yolundan ve bilimsel gerçeklerden de sapmadan belirlemeliyiz. Yönetimde olduğumuz bu dört yıl boyunca ve hem referandum öncesinde ve hem de geçirdiğimiz iki seçim döneminde Mut’ta girmediğimiz sokak, gitmediğimiz mahalle ve köy, görüşmediğimiz bir tek kişi kalmadı, insanlara sadece gerçekleri anlatmaya çalıştık, ülkemizi bekleyen tehlikelere dikkatini çektik. Sayın basın mensupları, değerli katılımcılar, sevgili Mutlular, her şeye rağmen umutsuz değiliz ve Türkiye, içinde bulunduğu bu lanetli süreci aşacak, sevgili Atatürk’ün gösterdiği doğru yola girecek, bugün yaşadığı sıkıntıları aşacaktır.” Yapılan açıklamanın ardından toplantı, basın mensuplarıyla sohbet ve karşılıklı fikir alışverişiyle sona erdi. |
914 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |