Merhaba,

           Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi “ABD' nin Kudüs ü İsrail in başkenti olarak belirlemesinin” iptali için oylama yaptı. Güvenlik konseyinde 14 üye evet oyu verirken –daimi üye-artık ne demekse- ABD'nin veto etmesi nedeniyle tasarı reddedildi. Mevzuya bakın. ABD keyfi olarak bir karar alıyor, BM bu kararın iptali için oylama yapıyor. Oylama evet sonucuyla bitiyor. Ama ABD veto edince BM nin oy çokluğu çöpe gidiyor.BM sen gerzek misin ?Niye oylama yapıyorsun, nasıl olsa ABD nin dediği olacak. Kimin gözünü boyamaya çalışıyorsun? Bakın biz uğraştık olmadı demenin komedisini mi oynuyorsun? Zavallı BM. Sen aslında yoksun. ABD ne isterse o kararı BM üzerinden aldırıyor. Olmadı mı? Veto ediyor. Ne güzel dünya değil mi?

           Dünya dedim de aklıma geldi. RTE Dünya 5'ten büyüktür, diyerek BM'nin sahtekar, kolpacı, menfaatçi 5 daimi üyesine gönderme yaptığında kendi ülkesinin lideri ile dalga geçenler burada mı? Hadi ABD'nin BM ye diz çöktürüp kararında diretmesini alkışlayın. Hatta İsrail in Kudüs ü başkent ilan etmeye hakkı olduğunu da iddia edin. Akşam olunca da emperyalizme karşı olduğunuzu söylersiniz. Kendi ülkesinin karşısında bir şey olduğu zaman hemen karşı safta ve karşımızdakinin yanında yerini alanlar için yanında olduğu şey ABD, İsrail, Rusya, Yunanistan, Almanya vesaire fark etmez. Yeter ki karşısında oldukları şey Türkiye olsun.

           Hayatı bu şekilde devam eden bir suhte ile karşılaştım sosyal mecrada. İsmi Ali Jean Çorakçı imiş. Kendisi gazeteciymiş. ”Bir alkoliğin günlüğü” diye kitabı varmış.Annesi Fransız,babası Türkmüş. Fransa da Strasbourg'ta yaşıyormuş. Reza davasının sonucunda Türkiye'ye ve RTE'ye bir şey olacağını zanneden alıklardan biri. Tıpkı daha önce yine Strasbourg ta yaşayan ve kendine gazeteci diyen Dağhan Irak isimli PKK sevici gibi bir kaybeden. Kendisinin paylaşımına yorum yaptığım an itibariyle bana dava açmaktan söz etti.Ben de kendisine Dağhan Irak isimli sıçanı bulup davayı birlikte açmalarını önerdim. Kısa süre sonra dava açabilmenin ilk şartının insan olmak olduğunu hatırlayıp bu ikisinin bana hiçbir zaman dava açamayacağına emin oldum.

          Şimdi baştaki konuya dönersek ;ABD İsrail BM arasındaki danışıklı dövüş yıllardır devam eden bir komedinin orta doğuya kanlı biçimde yansımasıdır. Kendi adıma Filistin veya Kudüs için tek bir kılımın bile kıpırdamadığını söyleyebilirim. İsrail'in bu bölgeye yerleşmesinin nasıl başladığını tüm dünya biliyor. Araplar  İsrail'e TOPRAK sattı. Toprağı, yani vatanı satılabilir bir şey olarak gören bu insanların gözümde MAZLUM olduklarına dair hiçbir ibare yok. Filistin'in hala var olması zaten ayrı bir tuhaflık. Vatanını parayla göz göre göre göre satan bir milletin çoktan yok olması gerekirdi. Bu yüzden Filistin de olup bitenleri zulüm, savaş vesaireden ziyade insani açıdan göremiyorum. İnsan ölür vatanını satmaz. Ama bunlar satmış. Her vesile ile uluslararası platformda bizi de satmış. Biz de bunlara Müslüman diye yardım edecekmişiz. Laf işte. Biz Müslümanız ama onlar Müslüman olmayan Ermenistan dan yana oldular Karabağ mevzusunda. Filistinlilere ve Filistin'e bitimi nasip etmem.

           Son olarak devletimizin de bu konuda diplomatik davranması gerektiğini belirtmeliyim. Mavi Marmara bir fiyaskoydu, davayla şunla bunla özürle azıcık üstünü kapattınız. Şimdi kapalı kalan yerde bir kaşıntı başladı galiba. Olmaz, diplomasi lazım. Kudüs bizimdir lafına çok gülüyorum. Hiç bizim olmamış ki ,şimdi bizim olsun. Kastedilen ülke değil de din ise mevzu iyice yerlerde demektir. Çünkü biz bir din devleti değiliz, din için savaşa giremeyiz, kimseyle kötü olamayız. Gireceksek bile bu; bu din için savaştığını ispat eden birilerinin yanında olur.Sıkıyı görünce sıvışan arkasını dönünce vatanını dostunu satan Arabın yanında değil. Hem sonra Süleyman Şah Türbesinin olduğu yer senin değil miydi? Orayı koruyamadın da Kudüs'ü mü alacaksın? Kudüs'ü mü koruyacaksın? Kudüs Bizimdir diyorsun öyle mi? Kıbrıs için de “bizimdir” deriz ama değildir. Otur oturduğun yerde. Hatta Süleyman Şahın ruhundan özür dile. Afiyet Olsun