Merhaba,

            Öncelikle herkesin yeni yılını kutlar, sağlık huzur ve mutluluk dilerim. 2018'in diğer yıllardan hiçbir farkı yok. Yine 12 ay sürecek yine 52 hafta olacak ve yine haftanın günleri yedi tane olacak. Tıpkı 1789 yılı gibi. O zaman da dört mevsim bir yıl içinde geçip gitmişti. 14 Temmuz 1789'da ise bildiğiniz üzere Fransız İhtilali olmuştu. 10 yıl kadar hükümran kısmın defalarca el değiştirdiği ilginç bir devrim olmuştu. Özellikle de Jakoben lider Robespierre'in giyotine gitmesi belki de tarihte ilk kez “devrim kendi evlatlarını yiyor” geyiğinin yapılmasını sağlamıştı.

          Çağımızda devrimler artık yönetim biçimlerinin değiştirilmesinden ziyade enerji değişimi olarak yapılıyor. Konunun “enerji devrimi” olarak anılmaya başlaması bu ucuz kaynağın keşfiyle başlamış daha sonra bu bağlamda Bor madenine Uranyum muamelesi bile yapılmıştır. Ucuz kaynak bütün doğallığı ile hayatımıza giren bir “gaz” olarak çabucak konunun ana fikri oluverdi.

          İlçemizin sabık belediye başkanı tarafından oluşturulan “beyaz masa” garabeti ve onun ilk faydasızlığını hatırlayacak olursak “doğal gaz” geyiğinin yaklaşık 9 yıl önce gündemimize girdiğini de anımsarız. Bu masa; bu ilçede doğal gaz isteyen kişi sayısının bazı kriterlere bağlı olarak tespiti ve bir miktar para yatırılarak doğal gaz başvurusu yapılması için bir çalışma başlattı. Başvuru sayısı bu gazın buraya gelmesine yetecek kadar çok olmadığı için gazın gelmediği söylenerek çalışma başarılı biçimde sonuçlandırıldı! Zaten sabık başkanın belediye geçmişi başarılarla doludur. Lüzumsuz kadrolar ve bu lüzumsuz kadrolara daha da lüzumsuz kişilerin doluşturulması, görev süresinin son anlarında yerine gelecek olana “kazık” atmak maksatlı işe almalarıyla,  üstün başarısını taçlandırmıştır.

          İşte bu gaz konusu yeniden gündeme getirilmeye çalışılıyor.  Ama gayretin gazı getirmeye değil, gaz üzerinden polemik oluşturmaya yönelik olduğu çok belli. Bu konuda AKP ilçe kongresi için Mut’a gelen Bakan Bey ile, Belediyenin atanmış personeli arasında geçen ve bir çok yayın organında duyurulan polemiğe girmeye niyetim yok. Benim asıl bilmek istediğim bu gazın bize maliyeti ne olacak ve sonra bu gazın aylık veya yıllık faturası ne olacak şeklinde soruların cevabıdır. Örneğin gaz evimin önüne kadar geldiğinde bu gazın evimdeki sisteme uyumu için ne kadar masrafım olacak? Ya da evimde sıcak su, mutfak tüpü, kalorifer benzeri kullanımları tümden gaz tüketimine dönüştürme imkânı var mı? Yoksa hepsini atıp gazla çalışanlardan mı alacağım? Gaz geldi diye kullanmak zorunda mıyım? Yoksa eski usul yaşamaya devam edebilir miyim? Hepsi bir kenara bu gazın evime girmesi için tesisat masrafı ne kadar? Burada bu konuda yeterli ve yetkili teknisyen var mı? Gaz yazın gelse, doğal gaz dönüşümü için bana sıra gelene kadar kış gelir mi? Pişman olur muyum? Kışın bile güneş enerjisi ile ısınan suyumuz var, yılda 3 aydan fazla kışımız yok gibi. Mutfak tüpü 4 kişilik bir ailede iki ay dayanabiliyor. Hatta kışın soba ile ısınan birçok evin yakıtı bahçesinin tarlasının atıkları değil mi? Bütün gün yanan sobanın üstünde çay, yemek, kuzine ise fırınında çörek, börek vs yapılıyorken doğal gaz nedir? Bu gazın ilçemize şu an için ne kadar uzakta olduğu ve bu uzaklığın bize kaça mal olacağı belli midir?

         Bu soruların hiç birinin net cevabı yok. Hal böyleyken, halkın fikri dahi alınmamışken, bu dönüşümün gerekli olup olmadığı veya kar zarar hesabı bile ortada yokken bu yaptığınız ya birilerine “gaz” vermektir. Ya da birilerinin “gazını” almaktır. Bu konuda halktan biri olarak bana fikrimi sormayı düşünen yetkili biri var ise önce bu soruların cevabını vermelidir diyorum. Tekrardan herkese mutlu yıllar diliyorum.

Afiyet Olsun