Daha önce de yazdım, doğruya doğru deyip teşvik etmek, yanlışı görüyorsak da uyarıp yol göstermeye çalışmak vatanseverliğin gereğidir. Son yıllardaki ekonomimiz ve genelde Ülkemiz üzerindeki oyunların getirdiği sıkıntılı ortamla mücadele etmeye çalışmak elbette önce Hükümetimizin sonra da toplumun her kademesindeki yetkili, yetkisiz herkesin boynundadır.

Özellikle 15 Temmuz kalkışması civarında doruğa çıkan ekonomimiz üzerindeki manipülasyonların tesirinin azaltılması, genel ekonomideki sıkıntıların geniş toplum kesimlerine yayılmaması bakımından isabetli adımlar atıldı. KOSGEB ve İŞKUR destekleri, Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi uygulamalar peş peşe devreye alındı.

KOSGEB ve İŞKUR destekleri işsizliğin azaltılmasına hizmet ederken KGF de özellikle reel kesimin kredilerinin yüzdürülmesinde, yeni kredi kullandırılmasında ve zincirleme oluşabilecek sektörel krizlerin önüne geçilmesinde, piyasaya hem maddi hem de moral destek olarak oldukça başarılı şekilde uygulandı. 

KGF kefaletli kullandırılan kredilerin yaklaşık %60'ı ilk defa, yaklaşık %30'u ise ilave kullandırımlardan oluşmakta, sadece %10 luk bir kısım ise yeniden yapılandırma durumundadır.

Aksine bir takım tahmin ve iddiaların tam aksine, KGF kefaletiyle kullandırılan kredilerin 2017 yıl sonu itibariyle sadece % 0,7 si, yani %1 in altında problemli haldedir. Bankacılıkta takip oranı yaklaşık %3.1 dir. Bu manada reel sektör ve finans sektörü (bankalar) KGF ile devletin sağladığı imkanı iyi değerlendirmişlerdir denebilir. 

2017 yıl sonu itibariyle Hazine Müsteşarlığının iç borç çevirme oranının (Ödediği borca karşılık piyasadan borçlandığı tutar) %150' lere ulaştığını yazmıştım. Yıl sonu itibariyle bir önceki yıla göre 83,6 Milyar TL ilave yurt içi borçlanma yapan Hazine Müsteşarlığının fazladan borçlanılan tutarı piyasaya çeşitli ödemeler (KDV iadeleri, muhtelif Kamu borçlarının ödenmesi, mal ve hizmet alımından bekleyen ödemeler, kamulaştırma ödemeleri vs) yoluyla aktardığı anlaşılıyor. Bu şekilde piyasadaki nakit yokluğu azaltılmaya çalışılmıştır. 

2017 yıl sonu itibariyle Bütçe açığı, Bütçe Kanununda öngörüldüğü şekilde 47,3 Milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir. Borçlanma faizlerinin uygulanan isabetli politikalarla fazla artmaması sebebiyle, faiz dışı bütçede ise bir önceki yıla göre azalmakla birlikte 9,3 Milyar TL bütçe fazlası söz konusudur. 

Hükümetimiz, özellikle de ekonomi yönetimi, reel sektörün canlı tutulması için teyakkuzda bulunmaya devam etmelidir. Unutmamak gerekir ki ekonomiyi taşıyan para/finans değil, üretimdir.

Vatanımızın ve milletimizin bekası uğruna terör yuvalarına baskına giden Mehmetçiğimizi Allah'a emanet ediyor, HDPKK gibi bir iki istisna hariç bu mücadelede hep birlikte hareket eden siyasetçilerimize teşekkür ve tebriklerimi sunuyorum.