Merhaba,

İsrail yine Filistinlileri öldürmeye başladı. Filistin halkı çaresizlik içinde biraz daha eksildi. Bu sefer ölümlerin başlamasının nedeni olarak Kudüs ile ilgili kararlardan söz ediliyor. Filistin halkını oluşturan insanların atalarının M.Ö 12. yüzyılda muhtemelen Girit'ten kalkıp gelen ve denizcilikle uğraşan yarı korsan oldukları bilgisi vardır. Filiste yada Filisti diye bilinen bir halk burada yerleşme çabalarına önce Mısıra girerek başlamış Mısırdan kovulunca da şimdiki topraklara gelmişler. Burada ise muhtemelen buraya onlardan sonra gelen İsrailoğulları ile düşman iki millet olmuşlar. Hatta ilk yenilgisini İsrailoğullarından almıştır. M.Ö 10. yüzyıldaki bu yenilgi kutsal kitaplarda da geçen Davut ile Calut savaşıdır. Tahmin edildiği üzere bu iki ulus arasında savaş başladığında mevzunun dini ekseni yoktur. Çünkü Musevilik vardır ama henüz Hristiyanlık ve İslamiyet gelmemiştir. Kısaca özetlersek bu iki ulusun arap olmadığını bu bölgeye sonradan geldiğini söyleyebiliriz.

Bu iki milletin insanları bölgede yaşamlarını sürekli savaşarak ve arada bir ara vererek hiç barış yapmadan 1000 yıl kadar sürdürdüler. Bu dönemde bölgede Museviler tarafından Süleyman Tapınağı yapıldı. Süleyman kutsal kitaplara göre hem Kral hem de peygamberdi. M.Ö 586 yılında Babil kralı gelip bu tapınağı yıkıncaya kadar İsrailoğulları burada yaşadılar. Artık Musevi değil Yahudi idiler. Şimdi ikisi arasında ne fark var diyeceksiniz? Şöyle ki; Musevilik asıl esasları kitabı Tevrat a bağlılık konusunda tavizi olmayan semavi bir dindir. Peygamberi ise Musa'dır. Yahudilik ise Yakup peygamberin soyundan gelenlerin Tevratı çıkarlarına göre değiştirip icad ettikleri bir sahtekarlıktır. Yani aslında Yahudilik bir din değil, bir ırktır. İşte bu ırk, Süleyman tapınağını yıkan kral tarafından bu bölgeden çıkartılarak Babile sürülmüştür. Babil bugünkü Irak sınırları içinde kalan bir yerdir ve tarihteki yeri asma bahçeleri kadardır. Ha bir de Boney'M grubunun söylediği şarkı var; Babillion . Yani Babil. Neyse, bu sürgünden sonra sürgünde giderek zorlaşan bir hayat yaşamaya başlayan Yahudiler bir arada kalamaz ve dünyaya dağılırlar. Bir kısmı da doğal olarak orta doğuda kalır. Hristiyanlığın ortaya çıkması ve yayılması sonrasında M.S 70 yıllarında Romalıların da Hristiyanlığı kabul etmesi işleri iyice zorlaştırır. Bu arada Yahudiler çeşitli ulusların egemenliği altında oradan oraya savrulurlar. Roma ya tekrar başkaldırdıklarında Hristiyanlığın etkisindeki Romalılar ,Hz .İsa'nın ölümünden sorumlu tuttukları bu milleti yok etmek için uğraşırlar. Bunu 1800 yıl sonra Adolf Hitler de deneyecek fakat sonunu getiremeyecekti.

Derken 2.Dünya savaşı bittikten sonra ,savaşın mağduru, soykırıma uğramış gibi acıklı vasıfları da sırtlanan Yahudiler dünya çapında bir organizasyonla kendi kutsalları olan Siyonizmin Kudüs yakınlarındaki Siyon tepesinden ilham aldığını da bu sahte kültüre ekleyip devlet kurma ve toprak edinme konusunda BM den 29Kasım 1947 de gerekli tavizi kopardılar. Ve 14 Mayıs 1948'de İsrail devletini ilan ettiler. Dünya'nın çoğunluğu bu devleti tanıdı.3000 yıl veya daha fazladır burada duran ve giderek Araplaşan Filistin ise hala uykudaydı. Ne bir devleti ne bir sınırı ne anayasası ne bir lideri vardı. Hala göçebe devlet misali, sadece çadırdan barakaya geçmiş halde o günün en güçlü çetesi tarafından yönetiliyordu. İsrail devleti ilan edildikten sonra bölgede gizlice kontrol ettiği terörist gruplarla Filistinlilere saldırıp caydırmaya başladı. Ve Filistinliler tipik bir Arap refleksi göstererek kaçtılar. Evet kaçtılar. Ülkemizde şu an bulunan milyonlarca Suriyelinin yaptığı gibi kaçtılar. Sonra da Filistin devletini ilan ettiler. Fakat egemen oldukları bir toprak parçası olmadığı için bu devlet varlığı şüpheli bir oluşumdu. Ta ki 15Kasım 1988'e kadar. Para birimi Filistin Paundu, başkenti Doğu Kudüs ve resmi dili Arapça olarak duyuruldu.

Sen 3000 yıl devlet kurma. Emrivaki ile oraya gelen Yahudi'nin yaşamasına izin ver. Yetmedi bir de genişlemesini seyret. Sonra Ermeni soykırımını tanı. Kıbrıs'taki Türk devletini tanımayan gel yat, başkentini bile koruyama. Sonra ben sana üzüleyim, yas tutayım, yardım edeyim yok asker göndereyim bilmem ne. Hadi ordan, hadi ordan. Adam olsanız Araplaşmayı reddederdiniz. Size sadece şunu söyleyebilirim. Gelişmelerden endişeliyim. Geçmiş olsun

Afiyet olsun