24 Haziran Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerini millet olarak ufak tefek problemler haricinde alnımızın akıyla tamamladık. Gerek seçimin kazananı olarak sayın R. Tayyip Erdoğan, gerekse bir numaralı rakibi olan sayın Muharrem İnce geçici sonuçların açıklanmasını müteakiben Devlet adamlığına yakışır olgunlukla açıklamalar yaparak demokrasi kültürümüze katkı sağladılar.

Akıllı-basiretli insanlar küçük konularda bile karar alırken gerek konunun taraflarıyla, gerekse konuyla ilgili işin ehli gördüğümüz insanlara danışır, istişare edip öyle kararlar almaya çalışır. Bu anlamda seçimler tüm toplum için devasa istişare imkanlarıdır. Tek tek herkesin görüşü alınıp ortak akıl üretilemeyeceğine göre, siyasetçilerin duruşları ve yaptıkları açıklamalar dikkate alınarak milletimizin kendisine yakın bulduğu partiye oy ve vekalet vermesiyle en makul çözüm oluşturulmaktadır. Milletimiz kendisine verilen bu fırsatı pek çok defa olduğu gibi en güzel şekilde değerlendirmiş, katılım oranı ABD ve Avrupa Birliği Ülkelerini ikiye katlayacak şekilde %90'lara dayanmıştır.

Seçimden önce, gördüğüm lüzum üzerine, gerekçelerini de dile getirerek tercihimi ilan etmiştim, milletimizle aynı yönde kanaat bildirmiş olduğuma son derece memnun olduğumu belirtmek isterim.

Cumhurbaşkanlığı seçimini milletimizin %52,6 oranında teveccühü ile sayın Recep Tayyip Erdoğan, Milletvekili Seçimlerini ise %42,6 oranıyla AK Parti kazanmıştır. Hayırlı uğurlu olsun.

SONUÇLAR HAYIRLI OLSUN!

Sosyal medya hesabımda paylaştığım üzere; “Seçim bitti, sonuçlar hayırlı olsun, bundan sonra bize düşen millet olarak çalışmaya, bir ve beraber olmaya başlamamızdır. Seçim sürecindeki kırgınlıkları geride bırakalım ve işimize dönelim.

Geçmiş haftalarda Mut'tan Haber gazetemizdeki köşe yazılarımda ve sosyal medyada yaptığım paylaşımların hemen hemen tamamının gerçekleşmesi pek çok yönden sevindirdi ancak özellikle CHP destekli HDP nin barajı aşabileceği tahminimin tutması doğrusu üzdü beni.

DERS ÇIKARTMAK LAZIM

Artık sayısını karıştırmaya başladığımız kadar çok sayıda seçimi çok uzun yıllardır kazanmayı başaran Recep Tayyip Erdoğan'ın bu işi nasıl başardığı, kendisinin basiretli olmasında mı, muhaliflerinin yetersizliklerinden midir, bence artık bilimsel tezlerle incelenecek bir konudur.

Sayısız seçime girmiş, her defasında kazanmış, oylarındaki bazen yaşanan gerileme geçici olup her seferinde durumu toparlamayı başarmış bir lider Erdoğan. 6 Aday var, bir kısmı açıktan, bir kısmı gizli ittifak halindeki rakiplerinin tamamından fazla oy alıp %52,6 ile ilk turda seçilmeyi başarıyor. Bir önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyun üzerine çıkıyor. En yakın adaya 22 puan fark atıp partisi ise en yakın rakibine 20 puan fark atıyor. Tüm bu başarı hikayesine rağmen, parti oyları 7 puan geriledi diye, teşekkür konuşmasında bütün milleti kucaklayacak şekilde hitap edip oy veren vermeyen herkese teşekkür ediyor, hatta “Milletimizin verdiği mesajı aldık, eksiklerimizi gidereceğiz” diyor. Belki kazanmasının sebepleri bunlardır, ne dersiniz?

Sonuçlar belli olduktan sonra sosyal medyada paylaştığım üzere; “Toplumu ve beklentilerini okuyamayan, kendi siyasetini ve projelerini topluma anlatıp ikna etmeye çalışmak yerine, bu toplumu

aşağılayıp kendince alay eden siyasetçiler ve taraftarları inşallah durumu idrak etmişlerdir. Çünkü bu ülkeye sağlam muhalefet lazım, iktidar zaten var!” diye düşünüyorum.

MEHMET SAYDAM BEY'E YAZIK OLDU!

CHP yönetiminin herkese açık mesajlarıyla, PKK'nın uzantısı HDP nin barajı aş(ırtıl)ması hakkında yazmış ve “etmeyin, eylemeyin, bunun vebali büyüktür” demiştim. Ayrıca HDP ye oy veren kitlenin psikolojisini daha önce uzun uzun anlattığım “Siz de neden böyle oluyor diyor musunuz?” başlıklı yazımda izah ettiğim üzere, Devletin alan hakimiyetini sağlaması, PKK nın tehditlerini büyük oranda izale etmesi nedeniyle Doğu/Güneydoğu Bölgesindeki oylarının azalacağı, baraj altı kalacağını öngörmüştüm. Nitekim, o bölgede oranlar baraj altında kaldığını gösterdi. Ancak, siyasi hesaplar, aklın, mantığın, vatanın ve milletin selametinin üzerine çıktı ve CHP seçmeninin yaklaşık % 3,5 luk oy desteği ile son hesaplamalara göre tam 67 vekil HDPKK ya hediye edildi.

1991 yılında SHP nin benzer bir hatayı yapması, Ülkemize uzun yıllara ve milyarlarca dolar zarara maloldu. İnşallah yeni dönemde gerekli tedbirler alınır da bu güruha engel olunacak şekilde hareket edilir.

Bu durum, değerli hemşerimiz, Milletvekilli seçilmesi halinde mutlu olacağımızı yazdığım Mehmet Saydam beyin seçilememesine yol açtı. Mut halkı, Ülke ortalamasında %22 oy alabilen CHP ye, Mehmet Saydam beye sahip çıkarak %30 oy vermiş, üzerine düşeni yapmıştır. Sayın Saydam'ın seçilememesinin tek müsebbibi CHP Genel Merkezini yöneten siyasi akıldır. Üstelik CHP bu stratejisiyle ortalama 20 civarı vekil kaybetmiş görünüyor. Söz konusu partiye gönül verenlerin, partiye yön veren siyasi aklı gözden geçirmesi zarureti mevcut sonuçlarla acil hale gelmiştir.

REFERANDUM'DAKİ ÖNGÖRÜLERİM GERÇEKLEŞİYOR

28 Şubat 2017 tarihli “Referandum Hakkında” ve 28 Mart 2018 tarihli “Yeni Dönem Hakkında” başlıklı yazılarımda “EVET” dememin gerekçelerini ve muhtemel sonuçlarını yazmıştım. Bunlardan önemli kısmı an itibariyle gerçekleşti ve kalanı da gerçekleşme yolundadır. Keşke, yeterli süre olsaydı da Siyasi Partiler ve Seçim Kanununda gerekli değişiklikler yapılsa ve sistem daha sağlıklı olabilseydi.

Koalisyon dönemi ve siyasi istikrarsızlık bizzat seçmen eliyle, %50+1 oy vermek suretiyle bitirilmiştir. Hükümeti doğrudan seçmen kurmuş, güvenoyunu da halk vermiştir. Seçilen adayın partisi Meclis'te çoğunluğu elde edemediği halde Hükümet krizi yoktur, siyasi ve ekonomik krizler için bahane edilecek kaos ortamı oluşmayacaktır.

Geçmişte siyasi/ekonomik istikrar kaygısıyla “emanet oy” vermek zorunda kalan seçmen, Başkanı/iktidarı oluşturmak üzere Cumhurbaşkanı adayına oy vermiş, ittifakların da etkisiyle baraj korkusu yaşamadan gönlündeki partiye oy vermiş ve TBMM de son derece tabana yaygın, seçmen sayısının %98 inden fazlasının temsil edildiği bir meclis tablosu ortaya çıkmıştır. Böylece, baraj sebebiyle seçmen iradesi Meclis'e yansımıyor şikayetleri ortadan kalkmıştır.

İttifakların etkisi ve özellikle seçimin ikinci tura kalma ihtimali sebebiyle, tüm adaylar ve partiler daha dikkatli ve saygılı bir dil kullanmışlar, bu durum toplumsal kutuplaşmayı azaltmış, farklı siyasi katmanlar ve akımlar arasında geçişgenlik ve diyalog artmıştır.

Başkanı denetleyecek olan Meclis'e vatandaş kendisine yakın gördüğü vekilleri seçmiş, bir önceki iktidar partisinin kusurlarını değerlendirip belli oranda oyunu azaltarak cezalandırmıştır. Diğer

partilere de az ya da çok gerekeni yapmış ve hepsinin özeleştiri yapma imkanı oluşmuştur. Yeni dönem, düzgün özeleştiri yapıp seçmen beklentilerini en iyi şekilde karşılayabilen pati ve adaylar için bugünden itibaren başlamıştır.

Milletvekilleri Bakan olamayacakları, olmaları halinde istifa etmelerinin gerekmesi sebebiyle, Milletvekili kalite ortalamasının artmasını beklemiştim, o da kademeli olarak gerçekleşmiş, her seçimde daha da iyileşecektir. Parti içi Bakanlık rekabeti olmayacağından, özellikle Başkan'ın partisinin enerjisinin boşa gitmesi engellenecek, yasama faaliyetleri çok daha başarılı olarak devam edecektir.

Ak Parti'nin tek başına çoğunluğu sağlayamayacağı, ancak Cumhur ittifakı'ndaki ortağı MHP ile birlikte çoğunluk sağlayabileceğini öngörmüştüm, aynen gerçekleşti. Yeni dönemde de birlikte hareket zarureti oluşmuş olup söz konusu durum denge ve kontrol anlamında Ülkemizin yararınadır.

Yeni dönem başlamıştır, Allah (C.C.) milletimizin ve milletimizin hizmetindeki herkesin yardımcısı olsun.