Merhaba,

Önceki hafta seçime giren partilerimizi kısmen değerlendirmiştim. Bu hafta isterseniz CB adayı ile bu adayın partisi arasında oy oranı olarak %3 lük bir farkın oluşmasının nedenlerine bakarak başlayalım.7 Haziran 2015 seçim sonuçları açıklandığında ufukta koalisyon görünmüştü. DP barajı aşmış ve meclise girmiş, böylece hiçbir parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayamamıştı. Bu meclis aritmetiğinde HDP'nin yer alması CHP'nin emanet oyları sayesinde olmuştu. Öyle ki Demirtaş ve Şafak Pavey adlı CHP vekili tokalaşırken Pavey “birlikte iyi salladık” diyerek sırıtıyordu. Bu anlık fotoğraf aslında CHP'nin amacını tüm yönleriyle çarpıcı biçimde herkesin gözüne sokmuştu. CHP'nin ve vekillerinin ve bir kısım seçmeninin amacı kesinlikle “vatan, millet, Türkiye sevdası” vs değildi. Ülke batsın, koalisyon günleri geri gelsin, yeter ki Tayyip gitsin şeklinde hastalıklı bir amaçları vardı. Bu amaca hizmet etmeye yetmeyen güçleri, onları terörle işbirliği belgeli olan bir partiye oy vermeye kadar götürmüştü. CHP'li her evden bir oy da HDP ye isimli vesikalık ve ibretlik durum taa o zaman başlamıştı. Kendilerine Atatürk'ün askeri diyenler utanmadan sıkılmadan oylarını İmralı'daki katilin itlerine vermiş, daha da ileri giderek HDP'nin barajı aşmasını pilav dağıtarak kutlamışlardı. Bu yüzden 24 Haziran 2018 seçimlerinde CHP'nin yine HDP'yi barajdan çıkarması kimseyi şaşırtmadı. Resmi ağızlardan bu telkin defalarca yapıldı ve seçim sonuçları açıklandığında da yalanlama gelmedi. Zaten Demirtaş ile HDP oylarının arasındaki fark bunu açıkça gösteriyor. Normalde herkes kendi fraksiyonuna çalışsaydı HDP barajı geçemez, CHP ve AKP en az 30 MV fazla çıkarırlardı. CHP'nin AKP'ye vekil sayısı anlamında çelme takabilmesi için bu oyun oynandı ama tutmadı. Çünkü AKP ve MHP'nin toplam MV sayısı meclis çoğunluğunu ele geçirdi. Bu kadar ülkesinden ve milletinden kopuk bir partinin, bunca çabasına rağmen istediğini elde edemeyişi çok normal. Âmâ CHP sözcülerinin buna demokrasi demesi gerçekten komedi.

Bütün bu demokrasiden yaralanıp CHP'nin desteği ile barajı aşıp hatırı sayılır bir vekil sayısına sahip olan HDP'nin meclisteki tavrı nasıl olacak dersiniz? Bence hiç değişmeyecek. Yine PKK'ya terörist demiyecek, yine TSK'nın her hamlesine karşı çıkan beyanatlar verecek, yine terörist cenazesine gidecekler ve yine PKK için muhbirlik kuryelik ve şerefsizlik dahil ne varsa yapacaklar. Halkımızın büyük bir çoğunluğu bunların teröristlerin uzantısı olduğunu biliyor. Mecliste yalnızca bunlara %3 destek veren kankileri bunlardan yana tavır alacak. Ya da en azından bunların karşısında olmayacak. Bunların haddini aşan söylem ve davranışları olduğunda, ki olacaktır, meclis iradesini temsil ile görevli vatansever vekillerin damarlarındaki Türk kanı asaletini bunlara bir kez daha hatırlatmaktan gurur duyacaktır. Ne demek istediğimi anlamayanlara İdris Baluken isimli HDP'linin parmağını sallayarak konuşmaya başlamasından dakikalar sonra suratının ne hale geldiğini gösteren videoları izlemelerini öneririm. Sırtını bir şeye dayamak isteyen olursa da fazla bekletilmeyecektir. Bunlar en hafif öngörülerdir, üst sınır yoktur. İşinize gelirse.

Bu arada Ankara kulislerinde yerel seçimlerin erkene alınacağı ve 4 kasım 2018 tarihinde olacağı söylentisi dolaşıyor. Bu fısıltıyı ilk önce işiten de muhtemelen nostaljik araba markası veya rüyada at görmenin yorumlanmasına yarayan lüzumsuz ve yetersiz kelimenin sahibi olmuştur. Hala kendisini olamadığı bir şey olarak gören ve mantık hasreti çeken egosu ile arada sırada adını anıp “ballı börekli” günlerin hasretini dillendiren 100 civarında yancısı ile, geçmişi ile, şu ile bu ile yine yine bir süre ismi ortada dolaşacak ve bu kez tarih olacaktır. Benim adayım ise bellidir. Benim adayım deyip ismi telaffuz ettiğim andan itibaren seçim sonucunu da ilan etmiş olacağım için bir süre isim vermeyeceğim. Küçük ipuçları ile adayımın hem okuyucu tarafından keşfedilmesini hem de seçim heyecanının kaçmamasını sağlayacağım. Yani en azından böyle ümit ediyorum. Benim adayım……

Afiyet Olsun.