Merhaba,

Bu yazıyı 2019 yılının son günü yazıyorum.

Klasik bir yılsonu yazısı gibi de anlaşılabilir. Ama amacım çam ağacı adetinin ya da çam kozalaklarının veya Noel baba masalının defalarca tekrarlanmış versiyonlarına değinmek değil. Bu yıl geride kaldığında ülkemiz için önemli birçok gelişmenin yaşandığı fantastik bir yıl olarak kayıtlara geçmiş olacak.

Mesela S-400, Patriot F35, yerli İHA SİHA ATAK, MİLGEM gibi bir çok ses getiren polemik ülkemiz lehine dizayn edilerek sonuçlandı. Patriot vermediler, S-400 alırız dedik. Alamazsınız dediler, hatta içimizdeki batı sever, sözde solcu, özde Amerikancı tayfa da bu sese destek verdi. Gittik aldık. Ne oldu? Hiç. Dünyada bence tek terörist devlet olan İsrail'den Heron İha, Siha alıp bu güdümlü sahte araçlarla güya terörist kovaladık. Sonra baktık olmuyor. Kendimiz yaptık. Yapınca ne oldu? Bir siyaset özürlünün “hendek kazan arkadaşlar” diye seslendiği şeref yoksunlarına o hendekler mezar oldu. Dahası da var. Artık saklandıkları delikten bile çıkamıyor o arkadaşlar. Tabii bazı Tanrı kulları ile bazı Tanallar onlara sağlığında piknikçi diyebiliyor. Ölünce de cenazesine bile gidebiliyor. Netice de kan çekiyor. Sağ elini kalbinin üstüne koyup, sol elini yumruk yaparak havaya kaldırıp solculuk numarası yapan bir zilli de il il gezmiş her yeri. Bunlar yetmezmiş gibi Osmanlı dönemindeki tükenişin sebebi olan devşirme saray adamlarının yeni versiyonu da piyasaya arzı endam etti. Kaftan giymeden, ama kaftanı hatırlatan tabelasıyla. Hatta Osmanlıyı içten vuran kaftanlı Hristiyanlar gibi bu da domuz yemeyi çok seven bir adamla evliymiş.

Derken yerel seçim dediğimiz Belediye seçimleri yapıldı. Hakkını yemeyelim bir adam İstanbul Büyük Şehir seçimlerini iki kez kazandı. İlkinde az bir farkla, ikincisinde ezici bir farkla kazandı. Adam zafer sarhoşu olduğu için üçüncü bir seçim istemeyi akıl edemedi. Yoksa bir iki seçim daha yapılsa adam aradaki farkı giderek açacak ve sonunda oyların tümünü alacaktı. Allahtan öyle bir şey yapmadı!!!! Bu adam İmamın oğluydu. Hayatı boyunca yapmadığı hatayı, gafı, saçmalığı, yalanı, inkârı seçildikten sonraki kısa süreye sığdırabilmiş büyük bir yetenek aslında. Şimdi hepsini yazmaya kalksak yerimiz dar gelir. ”İt demedim, basit dedim” şeklindeki gaf, rezalet, inkâr arasında gidip gelen icraatı, TSK sınır ötesi harekât yapınca “rahatsızlanan kafası” Evlat nöbeti tutanlara değil, o evlatları dağa kaldıran PKK'nın kankası Belediyelere vefası, Bir şeyi yapmamayı tören haline getirip ”Temel Atmama” şekline dönüştürerek saçmalaması, verdiği hiçbir sözü tutmaması falan filan. Tüm bunlar hadi ne ise. Ama “yapraklar beni alkışlıyor” dedi adam yahu. Bunu harbiden dedi. Bu adam İstanbul'un Belediye Başkanı. Yani İstanbul'u alan İktidarı da alır denilen İstanbul'un başkanı bu adam. Ve tüm bu olup bitene rağmen adama en ufak bir uyarı yapmayan parti merkezi ve asla toz kondurmayan seçmeni bu adamı daha şimdiden CB ilan ettiler bile.

Bu yüzden, sırf bu yüzden adam çıkıp “Kanal İstanbul'u yaptırtmam” diye konuşabiliyor. Aslında daha önceden de çok öyle aklı başında konuşmalar yapmıyordu ama baktı ki yestehlese; bunu iştahla yiyecek bir seçmeni var. Ne söylesem hoşa gider veyahut boşa gider diye düşünmeden konuşmayı sürdürmeyi seçti. Bir de genel başkanından öğrendiğini tahmin ettiğim yanlama manevrası ve çark etme kabiliyeti var ki gelecek adına heyecan duymamak elde değil. Yalnız bu işte yeni olduğu için şimdilik yanlama/çark esnasında insani yanı kısmen bünyede kaldığı için her normal insan gibi terliyor sıkılıyor, yüzü kızarıyor, dengesi bozuluyor. İşte tam bu anda insan gibi insan, adam gibi adam bir görüntüsü var. Ama çabuk geçiyor. Her daim elindeki mendili ile terini kurulayıp devam ediyor. Bunları yapıp durumu toparlayamazsa ikinci bir repliği var: ”Çok üzülüyorum” Bu cümle hemen klima etkisi yaparak terini atıp zaman kazandırıyor O'na. Göreceksiniz çok yakın zamanda tıpkı genel başkanı gibi gözümüzün içine baka baka yalan söyleyecek, ertesi gün yine gözümüze bakarak kıvıracak. Yenikapı ruhuna iştirak edip üç gün sonra sahiplerinin talimatı ile “tiyatro” söylemine geri dönen genel başkan bir süre sonra İmamın oğlunun gölgesinde kalacak. Bu da parti genel başkanı olmak için yetecek. CB olması konusunda seçmenin gazını ayarlamak dışında faaliyeti ve beklentisi olmayan İmamın oğlunun asıl hedefi partinin başına geçmek. Bunu genel başkan da biliyor. Sahipleri son kullanma tarihi dolan elemanı yenisiyle değiştirecek. Genel başkan önceki gibi çapkın olmadığı için konuya ilişkin kayıtlar bir heykel açılışında yaşananlardan oluşacakmış diye duydum. Genel başkan değiştiğinde İmamın oğlu o meşhur repliğini son kez söyleyecek.. ”Çok üzülüyorum”…Herkese mutlu yıllar...

Afiyet Olsun…