Merhaba;

               Geçtiğimiz Pazar, duhulü ile müşerref olduğumuz “Kadınlar Günü” yine tüm dünyada, yurtta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve dış temsilciliklerde coşkuyla kutlandı. Dünyanın her gününü belli bir şeylere ayırarak “farkındalık” kavramını o şey'in oluşturduğu uyduruk duygu yoğunluğuna teslim etme mimarlarının bize armağanı olan günlerden biridir bu 8 mart.

          Emek kavramı günün anlam ve önemine eklemlenerek mevzuya kaçak kat çıkılmış, bu kaçak kat ise “emek” kelimesini duyunca yüzüne maske takıp Taksim Meydanına gitme refleksi gösteren tatlı su eylemcilerine boş bir alan olarak görünmüştür. Dolaysıyla kaçak kat sahte eylemciler tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal zaman içinde işgalcilerin başkalaşımı neticesinde 8 mart gününü eylem yapılabilecek, ortamı terörize edebilecek bir şekle uygun hale getirmiştir. Kısacası ;aptal ve ergen eylemcileri mayın eşeği olarak kullanan asıl işgalci şartlar olgunlaştıktan sonra “kaçak kata” yerleşip, mayın eşeklerini de kendilerini bir halt sanmaya devam etmeleri için “soft” eylemlere yöneltmişlerdir. Bu saf grup kendilerine “aktivist” denilmesinden hoşlanırlar. Lakin aktivist sizin gibi yüzüne maske takmaz çocuğum.

Yani sizler aslında aktivist olduğunuz belli olmasın diye değil, eşek olduğunuz, yani mayın eşeği olduğunuz belli olmasın diye maske takıyorsunuz. Aslında hepiniz birer bülbülsünüz yavrucuğum. Memleketin polisi,güvenlik görevlisi sizi ciddiye alıp, su sıkmak, ya da birkaç jop darbesi ile dağıtmak yerine yakalayıp birkaç soru soracak olsa hepiniz bülbül gibi şakıyıp sahiplerinizi bir çırpıda satarsınız. Yani aslında kuşsunuz çocuğum. Kuş beyinlisiniz yani.

          Sonra nedir bu şey günü, şu günü, bu günü? Yani şimdi bu geçtiğimiz Pazar kutlanan günün haricindeki günler kadınların değil mi? Tıpkı sevgiliye yılda bir gün ayrılması gibi, tıpkı anneye babaya yılda bir günün ayrılması gibi. Hepsi başlangıçta belki de iyi niyetle başlatılmıştı ama “cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir” cümlesine destek olur biçimde lümpen geleneği ve tüketim günü olmaya evrildi. Şimdi buna “ama kadınlar, emekçi kadınlar ..” zevzekliği ile itiraz etmeyi aklından geçirenler olacaktır. Sayın itirazcı, ergen, eylemci ve zevzek kardeşim; söz konusu günde hiç biriniz, Pazar gün dahi çalışmak zorunda olan bir kadını ziyaret ettiniz mi? Tarlada, bahçede, dağda, kırda, sabaha kadar açık bir çorbacıda, çapa yapan, ağaçları budayan, odun kesen, çalı çırpı toplayan, bulaşık yıkayan, hasta bakan, çocuk doyuran, çamaşır yıkayan, temizliğe giden merdiven silen bir kadını; tek bir kadını ziyaret ettiniz mi? Yok, aklınıza bile gelmedi. Bir yerde toplanıp süslü laflar ettiniz, birbirinizi alkışladınız. Talimatlı mayın eşeği olduğunuz için toplantıyı amacından çıkarıp sahiplerinizin ideolojik çerçevesine soktunuz. Derken toplantı bir anda sahiplerinizin korsan eylemine dönüşünce klasik son geliverdi. Polis, tazyikli su, jop. Ama talimat gereği bu durum tahmin edildiği için sloganınız hazırdı. Taksimde kadınlar gününde polis kadınları saçlarından tutup sürükleyerek zulüm uygulamıştı. Bu kirli düzen değişecek kadına özgürlük veren bir rejim iktidara gelecekti. Zalimin zulmü varsa kadının da 8 martı vardı. Güneşli güzel günler yakındaydı. Hatta motorları maviliklere süreceklerdi.

          Ya bu “dünyayı kadınlar yönetseydi” mottosuna ne demeli? Dünya çok daha güzel bir yer olurmuş. Barış çiçek, tertemiz sokaklar, güzel yemekler falan filan. Boş iş bunlar. Tarih eline iktidarı geçirdiği an ne kadar vahşi acımasız ve entrikacı olduğunu sergileyen kadınlardan geçilmiyor. Kadın veya erkek. Her ikisi de gücü ele geçirdiğinde değişim geçirmeye meyillidir. Bu meyil genellikle ve önce kendi konumunu korumak amacıyla kötüye, şiddete ve özet olarak negatife eğimlenir. Neticede ikisi de insandır. Size dünyayı yöneten ve bu yüzden ölümlere neden olan birkaç kadın ismi vereyim son olarak. Condolezza Rıce, Madenle Albright, Margareth Thatcher, Angela Merkel. Bunlar kadın işte. Halen ve yakından isim isterseniz HDP denilen oluşumun bütün kadın vekillerini sayabilirim. Hepsi, istisnasız hepsi, kadın çocuk bebek demeden insanları öldüren teröriste sahip çıkmıyor mu? Ha bir de devlet yönetmeyi yemek yapmak zanneden bir şakacı var. Kimseye zararı yok. Faydası olmadığı ve olmayacağı gibi.

Afiyet Olsun.