Ekonomi yönetiminin politikaları konusunda bir şeyler yazmaktan kalemimde mürekkep kalmadı, dilimde tüy bitti desem abartmış olmam, pek çok aklı başında insan da bu konuda gerek yazdı, gerek söyledi. Maalesef kendi zihinlerindeki dünyanın dışına çıkamamak gibi bir problemleri var. Reel dünyadan daha farklı bir alan oluşturmuşlar ve sanki bizim yaşadıklarımızdan bambaşka bir hayat yaşamaktalar.

Bir kısım insan, son derece iyi niyetle, “bir bildikleri vardır, sona sakladıkları ve her şeyi tersine çevirecek bir kozları vardır” ümidiyle beklemekteler. Gelinen noktada, Dolar kuru 8 TL’yi ve Euro kuru 9,5 TL yi aştı, diğer tüm dünya paraları da Dolara bağlı olarak çapraz kur üzerinden fiyatlandığından adını bilmediğimiz ülkelerin bile paraları Liramızdan daha değerli hale geldi. Doğrusu moral bozucu şeyler bunlar.

Daha önce de yazdım, .Avrupa ve ABD’nin zenginliğinin kökeninde sömürgecilik, soygun ve talan, haramilik var. Elbette bu huy günümüzde şekil değiştirerek devam ediyor. Kapitalizm, küresel sermaye baronları tüm ülkelere başta Doların hakimiyeti, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (World Bank) gibi enstrümanlarıyla ve bazen doğrudan kaba güçle, savaşarak ya da terörizmi kullanarak saldırıyorlar. Zayıf buldukları her ülkenin ekonomisine çöküp talan ediyorlar. Ülke olarak, yöneticiler olarak bu eşkıyaya karşı gereken tedbirleri almak ve uyanık olmak görevi var. Tıpkı güçlü bünyeye hastalığın etkili olmaması gibi doğru yönetilen ülkelere de sınırlı etki edebiliyorlar.

Pandemi dolayısıyla tüm ekonomilerin kırılganlaştığı, turizm gelirlerinin neredeyse sıfırlandığı, ülkemiz için önemli gelirler olan gurbetçi dövizleri ve bavul ticaretinin dip yaptığı bir ortamdayız. Herkes bir Dolar için kurşun atarken, özel sektörün 330 milyar Dolar, devletin yaklaşık 120 milyar Dolar toplamda 450 milyar Dolar borçlandığın dış ekonomilere yıllık ortalama 20 milyar Dolar faiz ödemen var ve enerjide dışa bağımlısın, ortalama 30 milyar Dolar petrol ve türevleri için ödemen gerekiyor, ülkene yatırım yapmış yabancılar yıllık elde ettikleri kârları dışarıya çıkartırken (ki haklarıdır), hangi akıl, hangi fikir sizleri bu tür tavırlara yöneltiyor?

Maalesef başta kendi ülkenin vatandaşlarına güven vermekte yeterli değilsin, yabancı para mevduat 220 milyar Doları aşmış, Dolarizasyon her tarafı kasıp kavururken nereye doğru sürüklendiğimizi göremeyecek durumda olduğunuza inanmak istemiyorum.

Hele tüm saydıklarıma rağmen piyasalarla inatlaşıp doğru bir duruş ve uzun vadeli bir vizyon ortaya koyup güven vermek yerine, bu işten biraz anlayanların saçlarını başlarını yolmalarına yol açmanıza anlam veremiyorum.

Görmüyor musunuz? Özellikle ekonomideki son iki yılda yapılan acemilikler, vizyonsuzluklar, Liramızı ve dolayısıyla ortalama vatandaşımızı çok zor durumlara soktu, İki yıldan kısa bir sürede %100 den fazla devalüasyon yaşadık, hâlâ da devam ediyor, doğruya yönelmemek Ülkemizi çok ciddi bir devalüasyona (Liramızın değersizleşmesine) ve dolayısıyla enflasyona, hayat pahalılığına, fakirleşmeye doğru götürüyor, lütfen görün artık bunu ve ekonominin daha fazla tahrip olmasına izin vermeyin.