Benim gibi 50 yaş civarındaki ve üzerindeki hemen herkesin yaşamak/çekmek zorunda kaldığı 1990'lı yıllarda siyaset iyice kutuplaşmış ve koalisyonlar döneminde ülkemizin  yıllarını ekonomik ve siyasi anlamda heba etmişti. 

O dönemde belli (!) bakış açısına sahip ve ülkemize hâkim birileri, bir önceki yüzyıldan kalma (Ağırlıklı olarak Komünizm ve hatta Faşizmden miras kalan) bir zihniyetle sermayeyi, yatırımcıları, işadamlarını ve tüm girişimcileri kendi kafalarına göre renklere boyamışlar, bir kısmını kırmızı, bir kısmını yeşil vb renklerle tanımlayıp her birine farklı tavırlar gösteriyorlardı.    

Devletinize, milletinize, hukuk sisteminize ve ülkenizin geleceğine güvenip elindeki tüm birikimini (hatta ilave borçlanarak) getirip yatırım yapan, insanımıza helâlinden para kazanma imkânı sağlayan insanlara düşman, hain muamelesi yapıldı bu memlekette. Yurt içinde çalışıp üreten, ithalatı azaltıp ihracatı arttırmaya çalışan firmalara, yatırımcılara, devletin pek çok kurumuna ve hatta bu vatanın evlatlarının “Peygamber Ocağı” diye adlandırdıkları ordumuza, Türk Silahlı Kuvvetlerine girişine, mal ve hizmet satışına izin verilmedi. “Kendilerinden” olanlara ise her yol otobandı, uzun yıllar boyunca vergi muafiyetleri, doğrudan verilen iskontosuz ihalalelere kadar her türlü imkân ayaklarına serildi ve her biri ekonomik ve finansal anlamda birer dev haline geldiler/getirildiler.

Elbette, kendi vatandaşı olan insanlara bu tür muameleleri gören çevrelerin ABD/AB kökenli yatırımcıları küçümseyip Körfez Ülkelerinden gelenleri de “entarili çöl bedevisi” diye aşağılamalarına şaşmamak gerekiyordu. 

Bu bakış açısının farklı bir varyasyonunu son iki yıldır yaşadık ve pek çok yazıyla eleştirdim, pek çok kişi de eleştirdi. Size sermayesini güvenip emanet eden çevrelere bu muameleyi yapamazsınız. Lafa gelince “mal, canın yongasıdır” diyeceksin, malını/parasını/canının parçasını sana emanet eden insanları/kurumları aşağılayıp hor ve hakir göreceksin, düşman ilan edeceksin, bunun hayatta bir karşılığı yoktur. 

2015 de ABD kökenli sermaye (Nasdaq) Borsamızın (BIST) hissedarı olunca ekseriyetle alkış tutan çevreler, o dönem 120 milyon Dolara satılan yaklaşık %10 hisseyi (Sonradan geri alınmıştı) bu defa 200 milyon Dolara Katar sermayesi (Varlık Fonu) alıp hem de hemen parayı transfer edince Hükümeti tefe koyup çaldılar. ABD ye yapılan satışa göre %66 daha fazla para vererek ortak olduğunu bile dikkate almadan hem de. 

Ekonomi ve finans bilgisi televizyonlardan duydukları ve sosyal medyada okuduklarıyla sınırlı güzel kardeşim, ülke olarak vatandaş olarak sermayeye, finansmana ihtiyacımız var, sermaye birikimimiz çok sınırlı, yabancı sermaye/dış kaynak temin edemezsek gelişemeyiz, kendi yağımızla kavruluruz diye defalarca yazdım, lütfen idrakinde olalım.

Gelen paranın doğru kullanılıp kullanılmadığı ayrı bir tartışma konusu elbette, bırakalım iş adamları serbest piyasanın gereklerine uygun hareket etsinler, biz kamuoyu olarak bizleri yönetenleri izlemeye ve doğruları söylemeye devam edelim.