Merhaba;

Devletimizin, halkımızın sağlığı için verdiği karara istinaden bayram sonuna kadar kapalıyız.17 Mayıs'ta tekrar dışarıya çıktığımızda bu illetin yok olmasını; mümkünse azalmasını, azalarak bitmesini, etkisinin azalmasını ümit ediyoruz.

             Toplumların hafızalarında bu türden kapanmalar yoksa bile bu türden felaketler eskiden beri var olagelmiştir. Veba başta olmak üzere, çeşitli dönemlerde kolera, tifüs, tifo gibi hastalıklar ile yakın dönemde kuş gribi, domuz gribi, gibi tanımlamalarla açıklanan grip türleri ölümlere neden olmuştur. Fazla uzağa gitmeden yakın tarihte Avrupa ve Dünya İspanyol gribi denen illetle de imtihan edilmiştir.

             Önceki zamanlarda, mesela Veba zamanlarında, insanların yapabildikleri fazla bir şey yoktu. Ölüleri yakmak, veba olan yerden uzaklaşmak gibi tamamen ilkel tedbirleri uygulayabiliyorlardı. Veba'nın korkutucu etkisi ve o zamanlardaki insanlığın bilim seviyesi arasındaki büyük mesafenin ölümlerle dolduğu anlar, her ortaçağ filminde karanlık planlarla ve büyük bir yoksunluğun olduğu sahneler ile anlatılır. Bu dönem ve sonraki zamanlarda ortaya çıkan değişik isimlerdeki salgınlar, insanlığın bilime saygısı, ve bilimin de insanlığın hizmetinde olma bilincinin yüksek olması ile atlatılmıştır.

                Oysa günümüzde DSÖ diye bir örgüt var ki; önce ilacı aşıyı veya klasik deyişle panzehri, sonra da zehiri bulup, insanlığı kendi ürettiği hastalığa ve kendi ürettiği ilaca mahkum eden sektöre hizmet ediyor. Sürekli korkuları besleyip; belki de hiçbir artısı/eksisi olmayan şeylerin, ilaç adı altında yüksek fiyatlarla satılması için piyasaları manüple ediyor. Genelgeçer biçimde piyasa ve toplumlar o sözde hastalığa ya da tedavisine alıştığında, normaline dahil ettiğinde ise varyant, mutant, mutasyon gibi lise 2 biyoloji dersinin içinden seçilmiş kelimelerle korkuyu canlı tutmaya çalışıyor. Neticede canlı tutmaya çalıştığı şey gibi kendisi de zombidir bu örgütün. Ve bir komplo teorisine göre Dünya nüfusunun belli bir seviyeye indirilmesini planlayan; ve güya dünyayı yönetenlerin istediği biçimde bir toplum planlamasına hizmet eden bir kötülük merkezidir.

                      Ülkemizde de bu örgütün uzantıları olduğu çok belli olan doktor kılığına girmiş çok sayıda şarlatan her gece başka bir kanalda korku üretimi yapmaktadır. Bunların bazıları bilim kurulu üyesiymiş. Bu bilim kurulunun ve üyelerinin de ekranda görünüp zevzeklenme meraklısı oldukları çok açık. Tüm bu olup bitenlerin bir kabus senaryosu olduğunu düşündüğümüzde elbette ki içinde böyle palyaçolar, böyle şarlatanlar, böyle gargameller olacak. DSÖ merkezi nasıl bir yer diye düşündüğünüz zaman, önce BM gelsin aklınıza. Dünya barışı, dünya haritası, söğüttür, zeytindir güvercindir, mavidir gibi bir çok olumlama sembolünü sahiplenen BM'i tanımlayan en doğru şey nasıl ki ölmek üzere olan aç bir Afrikalı çocuğun az ötesine konmuş Akbaba ise, DSÖ'nü tanımlayan şey de aysız karanlık bir gecede tepesinde yarasaların uçuştuğu Transilvanya tarzı bir şatodur…

Afiyet Olsun…