Merhaba,

Zeytin özneli muhabbetlerin çoğaldığı dönem geldi. Artık yağmurun daldaki zeytini nasıl büyüttüğü, türlere göre zeytinlerin, numaralı büyüklüklere karar veren eleklerin, sabah erkenlerin ve zeytin kelimesi geçen çoğu bilgiden ve mantıktan uzak cümlenin bolca evrene yayıldığı bir büyülü süreç başlıyor..

Zeytin'in her derde deva olduğundan tutun, en eski ağaçtan, zeytinin kutsal kitaplardaki telaffuzuna varana dek, tabiri caizse şeyini çıkaracağımız bir saçmalama özgürlüğüne girmiş durumdayız.

Para etti/etmedi sarmalının aslında bir kısır döngü olduğunu bile fark etmeden, döngünün para etmedi kısmı için hükümeti, devleti, siyasileri suçlamaya hazır binlerce kullanışlının yer aldığı sosyal medyada bile Zeytin'in gündem yapılması, nasıl diyorlar TT yapılması filan artık alıştığımız şeyler haline geldi.

Ne iş yaparsa yapsın, mesleği ne olursa olsun, ne kadar varlıklı olursa olsun, illa ki “bahçe” mevzusuna girip, marttan itibaren erik, kaysı; eylülden itibaren zeytin konusunda brifing verecek birikimi olduğunu zannedip, ağaçlardaki çinko eksiği için, ağacın yalağına çapalamadan sonra çatı için kullanılan çinkonun küçük küçük kesilerek atılmasını öneren akıllar, bildikleri hiçbir bilimsel yayında yer almasa bile herkese akıl vermeye başlayacaklar. Bu modellerin bilim/bilgi kıstası sahibi oldukları arazi parçasının yüzölçümü ile doğrudan ilintilidir. Bahçesi çoksa çok biliyordur.

Zeytinin çeşitli boylarda çeşitli fiyatlarla satılması gibi, zeytininden yağ elde etmeyi tercih edenlerin muhabbetleri biraz daha sayısal boyutta oluyor. Asit oranı, veya PH çizgisinde nötr 'ün ne kadar solunda olduğu biçiminde; ürettiği zeytinin yağını önceleyenler, kaç kilodan ne kadar yağ elde ettiğine dair oran/orantı problemlerine hakim olanlar, yağı fabrikaya satmak isteyip, özel muamele bekleyenler, şunlar bunlar derken mevsim kışa dönecek ve zeytin muhabbetine biraz ara verilecek..

İlçemizin kontrolsüz ve denetimsiz bir üretim anlayışı var. Bu anlayış; tıpkı kayısı 'da olduğu gibi zeytinde de üretimimizi, ilçemizi, ürünümüzü tanıtmamızın önünü kesiyor. Sıradan bile olmayan, ama adını duyurmuş bazı ürünlerin adı sabah akşam üretildiği yerin adıyla anılırken, bizim ürünlerimizi Akdeniz bölgesine bile tam olarak tanıtamamış olmamız bu kontrolsüzlüğün sonucudur. O kadar ki, mülki erkan olarak bu ilçeye atanan eski bir kaymakam, bunu düzeltmeye, düzenlemeye, kontrol altına almaya çalışmak yerine kendisi de “bahçe” yapma yoluna gitmiştir.

Çok basit bir şekilde düşünürsek; kayısıda olan şeyin yakın zamanda zeytinde de olacağını tahmin etmek hiç zor değil. Kaysının genetiğine onarılmaz yaralar açıp, ucube yumruları erkenci kaysı diye her mevsim üretmeyi halt zanneden zihniyet yakında ilkbahar yaz aylarında zeytine benzer şeyler üretip, zeytinin genetiğine de tecavüz edecektir. Ve bu embesillik birden bire zeytin üreten herkesin taklit ettiği zincirleme bir gerzekleşmeyi beraberinde getirecektir. Çok geç olmadan kontrol sistemi kurulmalıdır diye düşünüyorum..

Afiyet Olsun…