Merhaba,

Ülkemiz yaklaşık olarak bir yıl sonra bir kez daha seçim atmosferine girerek demokrasiye olan bağlılığını yeniden tescil edecek. Ülkemizin Demokrasi geçmişini ,Cumhuriyetin ilan edildiği tarih zanneden bir çok cahil olduğu hepimizin malumudur. Türkiye Cumhuriyeti adı altında yeni bir devletin kurulumunda “demokrasi” adına tek bir kayıt yoktur. Olup biten kısaca şudur: Padişahın saltanatı bitmiş,bir başkasının saltanatı başlamıştır. Zır cahil ve yobaz bir takım canlılara göre;saltanat kaldırılmış,hepimiz padişahın kulu olmaktan kurtulup,birey olmuşuz,özgür olmuşuz. Kendi saltanatını kuran ise kaftan değil,smokin giymiştir. Makamın adını da Cumhurbaşkanlığı yapınca zaten demokrasi kendiliğinden gelmiş olur.

Bunun devamında;yani demokrasinin devamında olmazsa olmaz bir hamle daha gereklidir. Bu da elbette SEÇİMDİR. İnsanlara seçme ve seçilme hakkı verilmelidir. Cümleyi tekrar okursanız;cumhuriyet şeyinin insanlara hiçbir hak vermediğini fark edersiniz. Rejimin, yani cumhuriyetin,yani cahil yobazlara göre demokrasinin birey olana otomatikman vereceği hak,yani seçme/seçilme hakkı ,ileri derecedeki demokrasilerde olduğu gibi REJİM tarafından değil,bir ADAM tarafından veriliyor. Demokrasinin güzelliği karşısında dili tutulan cahil yobazların bu konuyu aktarma biçimi ise oldukça duyguludur:Bize seçme ve seçilme hakkı verdi…Cehalet,ışığın zerresini bırakmadığı için,dikta sorgulamayı yasakladığı için,hatta ve hatta “Efendiler;sorgulamayan cahildir,sorgulatmayan ise zalim.” sözünü edebilecek kadar bu halkla dalga geçtiği için,kimse çıkıp bu zaten bizim doğal hakkımızdı diyememiştir. Bunu özgürlük,demokrasi,birey olmak zanneden cahil yobazlar ise o kadar kördürler ki;seçme haklarını kullanmak için ortada en az iki seçenek olması gerektiğini bile görememişlerdir.

Bu cehaletin demokrasi anlayışı yukarda izah ettiğim biçimdedir. Hastalıklıdır, özürlüdür, darbecidir vesaire. Bu yüzden gerçek demokrasinin işlerliği söz konusu olduğunda,askerin darbe yapmasını bekleyen ,memleketin kendilerine ait olduğunu zanneden tuhaf bir topluluktur. Türkiye cumhuriyeti kurulduktan sonra 1950 yılına kadar oligarşik bir diktatörlükle yönetilmiştir.2.Dünya savaşı esnasında Mussolini ve Hitler hayranlığı ayyuka çıkan İsmet,savaş sonunda bu iki idolü yenilince galip devletlere yanaşmak istemiş,fakat”önce demokrasiyi tesis et” talimatı ile çok sevdiği diktatörlükten,tek partiden ve ucube ideolojilerinden vazgeçmiştir. Hemen peşinden seçim nasıl yapılır konulu ders başlamış,İsmet

ilk kez gerçek bir seçim görmüş,ve elbette halktaki karşılığının ne olduğunu da görmüştür. Kendisini kahraman zanneden bu kişi,memleketin en üst makamından inip tekrar milletvekili olarak meclise girip seçimle giden iktidarı darbeyle geri almanın ortamını hazırlamıştır.

Bu tip konular konuşulduğunda yukarıda sıkça değindiğim yobaz ve cahil güruh ,sürekli olarak “ama o zamanki şartlar..” şeklinde başlayan acınası mazeretler bularak o ucube yılları aklamaya çalışırlar. Bu yobazlığın adı KEMALİZMDİR.Kemalzmin Atatürkçülükle,Atatürkle ilgisi yoktur. Atatürk kullanılarak kandırma yöntemidir. Bu yüzden insanları “dini ve Allah’ı” kullanarak kandıranlar ile Kemalistlerin farkı yoktur. SORGULATMAMA reflekslerinden dolayı da her iki fraksiyonda resmen YOBAZDIR.

Afiyet Olsun...