Yeni bir yıl gelirken insanlarda yenilenme hissi oluşuyor, bu hisde para harcamaya sebep oluyor muhtemelen. Veya, kapitalist sistem bu hissi oluşturup kendi kuralları ile, aklınıza gelebilecek her ne varsa sattırıyor insanlara. Yeni model arabalar çıkıp boy boy yer alıyor gazete televizyon ve radyolarda. Bütün mağaza ve dükkanların vitrinleri yeni yeni ürünlerle donatılıyor. Manavlarda lüks meyveler sergilerde baş köşeleri alıyor, şarküterilerde pahalı et ve et ürünleri vitrinleri dolduruyor, pastırmalar, füme kuru etler, balık fümeler vs. Vs. Mahalle bakkalları bile nasipleniyor bu yeni yıl değişiminden. 

Bir yılda bir kutu antep fıstığı, fındık, fıstık satmayan bakkallarda yılbaşı yaklaşırken o bir haftada kutu kutu satılıyor, hatta adını bilmediğimiz kuruyemişler bakkallarda boy gösteriyor. O bir hafta içerisinde de fiyatlar yukarı yönlü oynayıveriyor, bu oynayışı insanlar yadırgamıyorlar. Keza hükümetler yılbaşının ilk günlerinde devamlı zam açıklamaları yapıyor. Millet alışık bu duruma. Şentürklerin beyaz eşya dükkanı da, mobilya mağazası da bu döngüye gayet iyi adapte oluyor.

Mağaza baştan aşağı yeni ürünlerle donatılıyor, beyaz eşya dükkanındaki her ürünün üzerine de model yılı kocaman yazılıyor. Mesela 1987 model 401 beko buzdolabı. Bu yazının yanına da şu yazılıyor. Yeni yıl zamları gelmeden son kampanyamız. 15 ocak son gün.... gibi. Mağazadaki mobilyalar değiştikçe, ara ara Günsel hanım teyzeyi mağazaya çağırıp gezdirir Süleyman Şentürk. Günsel hanım teyzenin zevkine çok güvenir. Fikirlerine önem verir. Şayet Günsel hanım teyze bir şeyi çok beğenmişse (koltuk takımı, çekyatlar, yatak odası takımları, salon takımları vs.) Onun beğendiği ürünlerden bolca alır gene. 

Ama ufak tefek uynaşamadıkları konularda olur elbet. İşte o dükkan gezmelerinin birinde, bu güzel karıkoca ayrı düştüler fikren. Dükkanda arkası dolaplı ve kitap raflı bir çekyat var. Günsel hanım teyze Süleyman bey Allah aşkına şunu bir yok et artık burdan, iki yıldır burada durur bu. Satmıyorsan da birine ver gitsin şunu diyor. Neden uleeeen diyor Süleyman Şentürk gülerek. Bu çekyatı ben çok seviyorum, yenisini yaptırmadan satmam bunu. Bundan otuz taneydi ilk geldiğinde. Karmanda bir oğlana yaptırdım. Çok güzel para kazandım bunlardan. Ama madem sen öyle istiyorsun, yarın ilk müşteriye bu çekyatı satarım. Sat diyor Günsel hanım teyze mağazada gezerken. Bu defada gözüne, arka köşede duran kapkara yatak odası takımını kestiriyor. Simsiyah. Kenarlarında kırmızı şerit var bir kapağı aynalı, kapaklar kırmızı şeritli. Bu da durur üç yıldır burada diyor Günsel hanım teyze. Süleyman Şentürk itiraz ediyor. Üç taneydi bu. İkisini sattım. Bunu kıyıp satamıyorum. Dükkanın şansı gibi bu diyor. Sat gitsin diyor Günsel hanım teyze. 

Bu iki insan birbirlerini öyle güzel taşıyorlar ki. Öyle büyük saygıları var ki birbirlerine. Hiç yaşamadığım duygular. Ben öyle yetişmediğim için bende eşsiz tatlı bir duygu bunlar. Bizim ev babaerkil. Baba ne derse o bizde. Gece yarısı eve hiç habersiz misafir getirir babam. Annem hizmet eder gülen güzel yüzüyle. Öyle bellemiş anam. Öyle görmüş büyüklerinden. Babasız büyümüş. Anası evleneceğinde (bencileyin, benim Şerife'me aşkım gibi... anam babama aşk beslemiş.. babam anama meftun... ) tembih etmiş. Evlendi mi bütür kadın a kızım demiş. Herifi kadın vezir eder, sende tuncayı hep vezir et, hiç yüz eğme kocana demiş. Öyle anam. Gecenin ikisinde.... batırık yap Ayten... annem kalkıverir yataktan yapar batırığı. Zamansız gelen misafir için hemencecik kuruverir sofrayı. 

Uzatmayayım. Ben böyle bir ortamda yetişince Süleyman Şentürk ile Günsel hanım teyzenin münasebetleri bende hep lezzetli karşılıklar buluyor. İkisinin birbirine olan aşkları ve saygı dolu bağlılıklarıda gözden kaçmıyor. Günsel hanım teyzenin bu mağaza gezintisinin ertesi sabahı. Sabah erken Süleyman Şentürk yanıma uğruyor. Ayaküstü sohbet ediyoruz bir isteğin var mı babaşam diyor. Teşekkür ediyorum. Ama gözünün biri dolaplı çekyatta, diğeri siyah yatak odası takımında. Çıkıyorken aniden dönüyor bana.... şu yatak odası takımını çekyatın yanına getirip koysun az sonra göndereceğim çocuklar diyor. Tebessümdeyim. Çekyat ve yatak odası takımı satılıyor bugün diyorum kendimce. Ama içimde bir his... Süleyman Şentürk bunları kime satacağına gece karar verdi diyor. Dolaplı çekyatın fiyatı 175 000 lira. Yatak odası takımı bir milyon lira. Kuşluk vakti mağazaya geldi Süleyman Şentürk. Günsel hanım teyzeye seslendi.... kahve yap gel de ellerinden kahve içelim Günsel hanım kadınım dedi. İçinde bir neşe olduğunu hissediyorum. Derken dükkana bir karı koca geliyor. 15. Yıllarını devirmişler evliliklerinde. Kahvelerde geliyor. Kahvelerin ikisini karı kocaya ikram ediyor Günsel hanım teyze, birini Süleyman Şentürk'e veriyor. Oğlum biz az sonra birlikte içelim kahvemizi diyor. Kahvelerin ilk yudumunda yatak odası takımını da, dolaplı çekyatı da bu çifte satıyor Süleyman Şentürk. 

Adam kendi yaşına yakın nerdeyse... oğlum Mehmet evin içindeki eşyaları böyle on on beş yılda bir yenileyeceksin.. buda yengeyle sana benim kıyağım olsun diyor.... kadın çok mutlu... adam ise.. ulen Süleyman ağa beni gene masrafa soktun ama varsın olsun.. sağolasın.. seni çok severiz bilirsin... sende bizleri seversin bizde bunu biliriz.. Allah senden razı olsun diyor.. tam bu anda Süleyman Şentürk Günsel hanım teyzeye eşsiz lezzette bir göz atıyor..