Bu bahiste pınargözünde yaşadığım birkaç anımı anlatmak istiyorum.. 

Bir gece kahveyi dokuz on gibi kapattık.. kahvenin darabalarını kapattık.. babam, Bukay hoca, Nazmi amcam, sadık emmi, neşri abi, yavuz ünlü, Durmuş Deryal, oyladınlı Durmuş, Hilmi abi.. kahvenin içerisinde birkaç masa birleştirildi.. dışarıya mangal koyuldu.. mangala İsmail hoca iki üç kürek kömür koyuverdi.. babamgil bol sohbetli rakı içiyorlar.. ben etlerini pişirip içeriye götürüyorum.. 15 dakikaya bir.. elime bakır tası veriyorlar.. beğ dayının oradan su doldur gel diyorlar.. bazen dört beş defa gidip geliyorum suya.. 

Yaylada hiçbir evde aydınlık ışık görünmez oldu.. tek aydınlık nokta kahvenin içi.. kahvede yanan lüksler apaydınlık.. ara sıra lüksleri pompalıyorum.. aydınlık iyice artıyor. Gene lüksleri pompalayıp sandalyeden indiğim bir anda.. babam elime bakır tası tutuşturdu.. Bukay amcana pınargözü suyu içirelim bir dedi.. olur dedim.. haydi.. zannediyorum ki kamyonla gidecez.. 

Sen yürüyerek git doldur gel tası dedi.. gözlerine baktım şaka mı yapıyor diye.. babam coşmuş.. gözleriyle ciddiyetini belli etti.. Karaoğlanların evine kadar sorun yok.. oradan ötesi çok ıssız.. yaban.. korkutucu.. yıkılgana kadar korku ürperti ile gittim.. yıkılganı dönünce her yer daha korkutucu gelmeye başladı.. yolun ötesini ağlaya ağlaya, korka korka, tüylerim diken diken gittim.. pınargözünde yüzümü kafamı yıkadım.. bakır tası doldurdum.. geriye döndüm ama, ummadığım bir durumla karşı karşıya kaldım. Tastaki su dökülüyordu hızlı yürüyünce.. tası boca ettim.. koşa koşa Karaoğlanların oradaki sudan tası tekrar doldurdum.. yarım tas suyla kahveye vardım.. tastaki suyu Bukay hocaya uzattım.. babam yarım bardakta ben alayım abi deyince ona da verdi Bukay hoca.. suyu içti teşekkür etti.. sorun yok.. babam içti.. bu su pınargözünün suyu değil dedi.. 

Tası tekrar uzattı bana.. Karaoğlanların çeşmesinden doldurma.. git pınargözünden doldur gel dedi.. gittim gene.. nasıl kızgınım. Yola gidiyorum hızlı hızlı.. ama farkettiğim şu oldu.. bir önceki kadar korkmadım bu defa.. pınargözünde gene yıkadım elimi yüzümü ve başımı.. tası doldurdum.. dökmemeye çalışarak ağır ağır yolu ele aldım.. sabahın önüydü kahvenin önüne geldiğim.. üç kişi kalmış kahvede.. diğerleri gitmişler.. ben gittikten sonra kumarcı inmiş gelmiş evinden.. 

Bukay hoca, babam ve kumarcı kahvenin önünde birer duble rakıyla oturuyorlar.. suyu babam aldı.. tadına baktı.. damağını şaklattı.. şimdi doğru su bu işte dedi.. o suyu üleşip rakılarını bitirdiklerinde hava yöşermişti.. babam bu defa Bukay amcanı evine kadar bırak gel dedi.. Bukay amcanın evi yaylanın en yukarısında kartal yuvası gibi.. kahvenin yanından çayırlık ve çamur yola yürüdük.. Bukay amca tökezleyip çamura diz üstü düştü.. düşerken el çantasını tuttuğu eliyle kendini korudu ama çanta çamur oldu.. güç bela ayağa kalkacak olurken.. düşmesini de önemsemezmiş gibi yapıp babamgile döndü.. bu olmadı.. yarın sabahıla toplaşıp iyi bi içelim deyiverdi.. 

Çocukluk işte.. sabah oldu zaten Bukay amca dedim.. döndüğümde bir tek babam bekliyordu.. ocağın altını yakmış.. önce beni bir tomar dövdü.. büyüklerine hökalalık yapmayacaksın.. suyu da nerden istiyorsak oradan getireceksin dedi.. sonrada sana ceza.. buraları temizle.. çayı demle.. akşama kadar kahveye bak. Akşam ortalık rahatlayınca erken kapat kahveyi ve öyle yat dedi gitti.. olur dedim.. 

Buz gibi iki tuborg bira çıkardım tekneden.. ikisini de bir dikmede bitirip güne devam ettim bütün muzipliğimle...... gene bir ala baharda avar dikim zamanı yaylaya geldik kamyonla.. Gürkan amcamlarda gürbüz çakır amcanın mavi Ford minibüsle gelmişler. Toprağın tavı iyi olmayıp her yer dahaca çamur olduğundan avar dikiminden vazgeçildi.. kahvenin önüne içki masası kuruldu.. 

Kadınlar Gürkan amcamın evinde toplandılar.. akşam olup gün battı bizimkiler hala içiyorlar.. sohbet gırla akıyor.. kadınlar bir hışım geldiler.. biz üşüdük gidelim dediler.. pınargözüne geldik.. durduk hep.. 

Babam koca bir kayayı hala oğlu Gürkan amcama gösterdi.. gel şunu aşağıya yuvarlayalım dedi.. hepsi keyifle itelediler koca kayayı.. kaya büyük gürültüler kopara kopara zıplaya zıplaya, etrafına küçük parçalar sıçratıp toprağı akıta akıta gözden kayboldu darısekisi civarında.. koca koca adamlar çocuklar gibi şen.. bir kaya daha.. bir kaya daha derken dört büyük kayayı darısekisi civarına keyifle yuvarladılar.. ve tekrar arabalara binilirken.. babam... Gürkan ister misin bu kayanın biri bizim yolu kapamış olsun dedi.. parçalanmış dağılmıştır dediler.. darısekisinden hemen aşağı viraja geldik ki koca kaya yolun üzerinde yolu kapamış.. 

Babam kamyonun çekicini ve balyozu indirdi.. bir iki saat koca kayayı yonta yonta küçülttüler ve sonra güçleri yeter olunca kalan kısmını kenara yuvarladılar... yol açıldıktan sonra minibüstekilere siz önden gidin dedi babam.. onlar gidince biz pınargözüne çıktık.. pınargözünde yoldan 20 - 25 metre yukarıda akıp gelen su iki kayanın arasından çağlak olup akar.. babam arabadan indi.. ben şu yukarda suya yıkanıverip geleyim dedi.. olmaz dedikse de babam karanlığa karışıp gitti.. 

Ve orada her yıl birkaç defa suyun altında yıkandı babam geceleri..

Suyun içerisinde bir dakikada bizim ayaklarımız donuyorken, babam dakikalarca o suda yıkandı.