Babam geldi önce. Efe kozlar anılarını yazarken benden bahisli bölüm yok hiç? Dedi gülerek. Yazacağım baba dedim. Sonrasında gelen gelene. Hafsalam dolup taştı kozlarla. 

Hapılı Mehmet elinde kırmızı bir gülle geldi. Sorar bakışla göz attı. Bağcı sabri eşeğiyle geldi karşıma oturup eşeğiyle beraber bir hitit şarap bitirdiler. 

Emin Ataışık pırafaya oturdu, parmaklarını yalayıp iskambilleri eline yerleştirirken, nikotin sarısı dudak ve bıyığıyla bende yokum dedi. Şeref hoca geldi esem inter ayakkabısı ve gülen yüzüyle. Yavrim ben nerdeyim dedi. 

Kumarcı Mehmet yakmadan ağzında çevirdiği sigarasını alıp ağzından ve bir yudum içip rakısından ters baktı yüzüme. Sıhhiye halil fırından yeni aldığı sıcak pidenin birini elime tutuşturup, illa ki rüşvet mi vermemiz gerekiyor yazman için dedi, üç şekerli çay istedi. 

Çortaklı Mehmet beni de yazmazsan yukarı ormanı gene yakarım bak! Hem bu defa söndüremezsiniz dedi. 

Ali Gubaş ulen kerata hiç olmazsa benim cüssemle ilgili bari tek cümle kuraydın dedi. Katip Osman asabi bakışıyla beni bitirip biz neciydik bu yaylada, birde akraba olacaksın kerata dedi. Her köşeden taradılar üstüme üstüme. 

Selime teyze elinde bir kova salatalıkla geldi tükürdü yüzüme. Leman teyze yukarıdan sesledi. Öte yukarıdan Ülker teyze, caminin alt yandan Behiye teyze bağırdı. Düriye teyzem az öteden azarladı. İnci imam Hüseyin elindeki bulmacayı uzatıp şu işaretli yeri bana bir çözüver dedi. 

Camiden yandan Durmuş ali emmi burnunu oynata oynata geldi. Peşi sıra Hüseyin işler geldi. Atsanlar ve Pakcanlar her yönden geldiler. Ayhan ceviz geç herif diye bağırdı gülerek. Abisi ali ihsan emmi dokuzdonludan yaptığı ağızlıkla geldi. Buda benim rüşvetim olsun dedi. 

Gökgüdük Mustafa ellaam beni yazman için bir basara oynayacağız dedi. Öteden Mehmet Canatan seslendi, sizin oyunun hesabını ben tutarım yeğenim amma aynıyla yaz dedi. Ali Faruk manav pırafadan yüzünü kaldırıp gülümsedi. 

Rıfkı Atalay uzun alinin omarıla olan yolculuğumuzu gene yaz derken titreyen elini ötekiyle zor dizginledi. Emin Atalay yeğenim nasılsın deyip benim oğlan Bülent özkılıcı gördün mü dedi. Serçe Ahmet sert sesiyle indi geldi. Mustafa Arıkan bir el esirli tavla atacak erkek var mı benim ile dedi. Gara Rıfat get ulen, ben sıhhiye ihsanıla tavla oynayacam dedi. 

Azim abi elini omzuma atıp üç batakçı bul ve bu oyunu yaz dedi. Asım kirazlı defalarca bozdurduğun bayram namazları nerde dedi. Kirazlı ali oğlu Mehmet ve metinle öteden geldi. Gara ziya yeğenim bende burdayım dedi. 

Karşıdan fırından İsmail hoca ve İbrahim abim gözümün içine baktılar. Daha saymadığım onlarca kişi toplandılar kahvenin orda. Koştum abid abimin yanına. Bu davarı komple doğra abi dedim. Güzelce kağıt kebap hazırla ve topluca yiyelim güle oynaya dedim. Toplaştık kahvenin önünde. Masaları dizdik yan yana yola. Mis gibi kağıt kebap ikram edip herkese tava ekmeğiyle. Üzerine iki bidon köpük helva yedirdim tatlı niyetine. Onlar orda otura dursun. Ben koştum sürsefanın üzerinden dedeye. Dededen bir ucunu alıp yayla bohçasının geldim kahve dengine. 

Öte yandan gaymeriden öteki ucunu alıp bohçanın, tam kahve önünde bir düğüm attım herkesin ve her şeyin üstüne. Sonra şarlavuktan tutup öteki ucu, kapız ucuyla bir düğüm daha attım. Söğüdüyle ceviziyle kavağıyla, elması armudu şeftalisiyle. Ekin duduyla, manavın ak duduyla. İki oda samimi ve mutlu taş yayla evleriyle. Ve bilcümle yayla sakiniyle dolu bohçamı güzelce omuzlayıp sırtıma. Kaldırdım eski kozları. Bıraktım yeni kozları yerli yerinde. Bu bohçamın içerisinden çıkarıp çıkarıp yazmaya devam edeceğim o güzel günleri. O güzelim masalsı insanları dilim döndüğünce anlatacağım. 

Diğer yazlarda inşallah belki. Ve o güzelim masalsı kozlarlıların dönemime denk düşen evlatlarını da yazacağım. Ağızları yüzleri masal ve anı bulaşıklarıyla, üzerlerindeki tetirleriyle yazacağım......... Bana biraz müsaade.. Şarlavuk türküsü dinleyecem biraz.. Kaymeri yolunda ölü sidiğinde.. 

Ardıcın dibinde dinleneceğim mavgaya karşı.. Binip poyrazın sırtına kapıza süzüleceğim.. Mavganın dibinden dizginleyip poyrazı yıkılgana ineceğim.. Mutun ıpıl ıpıl ışıklarını seyredeceğim hocanın balkonunda.. Belki derdalanda bir şarap da parlatırım.. Bu güzel anılar için biraz istiareye yatmak istiyorum.. O günlerde gene çocuk olmak istiyorum..