Özellikle Yönetici kadrosuna geçip Müdür unvanına doğru ilerlerken eğitimler “yönetim ve yöneticilik” üzerine yoğunlaşır ve her bir basamakta yükselme sınavları ve mülakatlarında bu konular odak nokta haline gelir.

Verilen eğitimlerde, her kurumun (ya da firmanın) yöneticisinin karakterinin o kuruma ve çalışanlarına yansıdığı anlatılır. Çalışma hayatımda, gerek kendi kurumum, gerekse çalıştığım kurumlarda edindiğim tecrübelerle bunun doğruluğuna fazlasıyla şahit ve emin olmuşumdur.

HER KURUM KENDİ YÖNETİCİSİNİN AYNASIDIR

Basitçe ifade etmek gerekirse, kurum/firmanın yöneticisi/patronu titizse çalışanlar da titiz, sakin ve rahat tavırlıysa personel de öyledir. Çalışkan ve bilgili yöneticilerin personeli de bu özelliklere doğru ilerlemeye meyillidirler.

Başarılı yönetici/patron olmanın bence en önemli göstergesi, kurumda/firmada sistem kurması ve bu sistem sayesinde minimum hata ile maksimum verimi sağlamasıdır. Öyle bir sistem ki, bizzat kurum müdürü/firma patronu olmasa bile kendi içinde adeta saat gibi çalışan bu sistemle işler sağlıklı ve başarılı şekilde yürür.

Bence ikinci önemli gösterge ise yöneticinin ikinci, üçüncü vs adam yetiştirip onlara yetki ve sorumluluk devrederek (yetki göçerme yaparak) gelişmelerini ve başarıya ortak olmalarını sağlayıp kurumda/firmada toplam kaliteyi artırıp başarıyı daim kılmaktır. Böylece baştaki kişinin ya da ara kademedeki birinin yokluğunda kolayca yedeklenir ve işler sağlıklı yürür.  

Örneğin yönetici/patron (haydi siz buna Belediye Başkanını da dahil edin) öfkeli, buyurgan, azarlayan ve hakaret eden, çalışanlarına karşı aşağılayan tavırlar gösteriyorsa, personeli öncelikle özgüvensiz, ürkek, birbirine ve vatandaşa/müşterilere karşı sert davranır, inisiyatif almaz/alamaz, dolayısıyla kurum/firma iyi çalışmaz, başarısız olur ya da farklı bir deyişle zarar eder ve iflasa sürüklenir.

            Son paragrafta tarif ettiğim olumsuz örnekle ilgili eminim aklınıza hemen bazı isimler gelmiştir. Evet, tam olarak onları da kastediyorum. Bu aralar yıllardır kimseyi adam hesabına almadan kafasına göre (!) kurum/firma/belediye yönetenlerin “cici” rollere bürünmeleri “bak şu Allah’ın işine!” dedirtmiyor mu size de?

İyi ki demokrasi var, iyi ki seçim var, yoksa gerek çalışanların gerekse biz vatandaşların kıymet göreceği yok. Ümit ederim ki her yönetici süreçten ibret alır.