İrfan Ünver NASRATTİNOĞLU
nasrattioglu@hotmail.com
BİLGE KAĞAN
25/10/2024 “Ey
Türk! üstte gök yıkılmaz, altta
yer delinmezse senin
devletini, töreni kim bozabilir? . Diyen Göktürk Kağanı Bilge Kağan,
683 yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti’ni yeniden kuran İlteriş Kutlug
Kağan, annesi İlbilge Hatun’dur. 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl
boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan’ın elinde büyüdü.
Onun asıl adı Bögü idi. Otağa çıktıktan sonra Bilge ismini aldı. İlteriş ve
Kapgan Kağan döneminde bastırılan isyanlar Bilge Kağan döneminde yeniden
başladı. O, bu isyanları kontrol altına almayı başardı ve devletin düzeninin
bozulmasının önüne geçti. Bu ayaklanmalar sırasında kağanlığa bağlı olmaya
karşı çıkan Karluklar ve Uygurlar yeniden kağanlığa bağlandı. Bu ayaklanmalarda
Göktürk Kağanlığı'nın artan baskısını azaltmak isteyen Çin'in etkisi söz konusu
idi. Bu nedenle Çin'i cezalandırmak için Tonyukuk komutasındaki Göktürk ordusu
Çin'e sefere çıktı. 300.000 kişilik Çin ordusu bozguna uğratıldı ve Çin'e ağır
bir darbe indirildi. Bilge Kağan döneminde Türk
toplulukları kültürel olarak daha da gelişmiş hale geldi. Bilge Kağan yerleşik
yaşama geçme fikri ve Taoizm ve Budizm'e olan ilgisinden veziri Tonyukuk'un
tavsiyeleri üzerine vazgeçmiştir. 731 yılında Bilge Kağan'ın kardeşi
Kül Tigin öldü. Onun ölümünden sonra Çin ile ilişkiler yeniden bozuldu. 733
yılında yapılan savaşta Çin ordusu bir kez daha bozguna uğratıldı. Bilge
734 yılında en yakın adamı, Buyruk Çor tarafından zehirlendi ve öldü. Bilge Kağan'ın ölümünden sonra
devlette karışıklık ve isyanlar baş gösterdi. Göktürk Kağanlığı'nın dağılışına
kadar geçen 11 yıl boyunca Yollıg Tigin, Bilge Kutluk Tengri Kağan, Ozmış Kağan
ve Kulun Beg hüküm sürdü. Hükümdarlıkları sırasında kağanlıkta Çin etkisi ve iç
savaş yeniden arttı ve Göktürklere tabi olan Basmil, Karluk ve Uygur boyları
bağlılıklarını bozdular. Son
Göktürk kağanı Ozmış Kağan, Basmillere karşı yapılan mücadelede yenildi ve esir
alınarak öldürüldü. Basmillerin lideri "İrteriş Kağan" adıyla
hükümdar ilan edildi. Böylece 744’de Basmil Kağanlığı, Göktürk Kağanlığı'na son
verdi. Ancak Basmil devletinin de ömrü kısa oldu ve Uygur Türkleri tarafından
ortadan kaldırıldı. Esasen tarih boyunca bu böyle olmuş, bir Türk Devletini,
başka bir Türk Devleti ortadan kaldırmıştır!... *** Bilge Kağan Çin ile iyi geçinmek
istiyordu. Bu yola, Gök- Türklerin biraz dinlenme ve ihtimama muhtaç oldukları
hususunda Tonyukuk’un uyarıları neticesinde girmişi. Ancak sığıntı prenses ile
etrafındakileri Bilge'ye karşı savaşa teşvik eden, aynı zamanda Katanlardan da
askerî destek sağlayan Çin Beş-Balıg’daki Basmıl’lar ile de anlaştığından
Gök-Türklere karşı saldırı plânları hazırlamakla meşguldü. Nazik durum yine
Tonyukuk’un cesurane hareketi ile kurtarıldı. Bu büyük stratejisi, kumandası
altındaki kuvvetlerle önce Beş-balıg’ı kuşattı, sonra Çin’i şiddetli bir darbe
ile baskı altına aldı: 720 yılı eylül ayındaki Şan-tan Savaşında Çin Ordusunu
bozguna uğrattı, daha sonra da yalnız kalan K’i-tanlarla müttefikleri diğer
Moğol’ları saf dışı etmeye muvaffak oldu. Beri yanda Karluk topraklarına giren
Bilge halk tarafından alkışlarla karşılandı. Hâkanlık eski zindelik ve
itibarını kazanmıştı. Hattâ Bilge 716 karışıklıkları yüzünden ötüken ile
ilgisini keserek 717 yılından beri müstakil devlet durumuna girmiş olan “Türgiş
Hâkanlığı” nın Tarbagatay, Yedi-su vb. gibi bölgelerini bile kendine tâbi
saymakta idi. Bu başarılar üç Gök-Türk büyüğünün:
Tonyukuk, Bilge ve Kül Tegin’in azim ve gayretleri ile elde edilmişti. Çin de
şüphesiz durumun farkında idi. 725 yılında İmparator Hüan-Tsung’un
başkanlığında yapılan toplantıda şöyle konuşuluyordu: “... Kağan Bilge
milletini sever, Türkler de ondan memnundur. Kül Tegin savaş san’atmın
üstadıdır. Ona karşı koymak kolay değildir. Tonyukuk ise otoriter, hakim ve
kurnazdır... işte şimdi bu üç “barbar" aynı gayelerle bir arada
bulunmaktadır..." Daha 721 ’de
Gök-Türk barış teklifine kalabalık bir ordu ve müttefikleri ile karşı çıkan
Çin, artık, kendisi sulh isteğini ileri sürebilirdi. Bu maksatla ötüken’e
gönderilen Çin elçilik heyetini Bilge, Hâtun’un, Kül Tegin’in. Tonyukuk’un ve
diğer devlet ileri gelenlerinin hazır bulunduğu mecliste kabul etti. Gök-Türk Hâkanhğına 46 sene hizmet
eden büyük devlet adamı (batılı ilim adamlarına göre, Gök-Türklerin
Bismarck’ı), Tonyukuk’un az sonra ölmüş olması lâzımdır, zira artık ondan bir
haber yoktur. 731 yılında da ünlü Prens Kül Tegin hayata veda etti (27 şubat
731). Kardeşinin vefatı Bilge’yi fazlasıyla üzmüştü. Bilge, Kül Tegin adına
dikilen kitabede onun kahramanlığını öğdükten sonra şunları söylemektedir:
“Küçük kardeşim öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu, gamanı
Tanrı takdir eder, kişı-oğlu ölmek için yaratılmıştır. Lâkin ben yaslandım,
gözden yaş, gönülden feryat geldi, yanıp yakıldım... Milletin gözü-kaşı fenalaşacak diye sakındım. Bilge Kagan’ın
isteği ile kaleme alınan kitabenin Türkçe metni, her ikisinin de “ata”sı
(atabey’i) Yollug Tegin yazmış ve taşa kazdırmıştı. İki büyük yardımcısını kaybeden
Bilge’nin 734 yazında K’i-tan ve Moğol’lara karşı kazandığı zafer (Töngkes dağı
savaşı) dışında mühim bir faaliyeti görülmemektedir. Ancak 727 yılında hükümet
üyesi Mei-lu Ç’o’yu Çin’e göndermiş ve imparator tarafından saygı ile ağırlanan
elçinin temasları neticesinde So-fang (Ling-çu’da) şehrinin serbest ticaret
yapılabilecek ortak pazar yeri olması hususunda anlaşmaya varılmıştı. 734’de de
Çin’e yollanan aynı Türk elçisi, Hakanın (sırf dostluğu pekiştirmek maksadına
yönelik) bir Çin prensesi ile evlenme talebini kabûl etmiş olan imparatora
teşekkür mektubunu götürüyordu. Fakat bu yakınlaşma gerçekleşemedi, zira Bilge,
adı geçen Buyruk-çor tarafından zehirlendi. Ölünceye kadar suikastçıyı ve
işbirlikçilerini bertaraf eden Bilge nihayet 25 Kasım 734’de ruhunu teslim
etti. 51 yaşında ölen Bilge Kağan 18 yıl 4 ay Devleti yönetmişti. *** Bilge Kağan tarihimizin müstesna
şahsiyetlerinden biridir. Dikkat çekici özelliklere sahiptir. Yalnız tarihî
hâdiseler açısından değil, Türk dilinin de en değerli hâzinelerinden sayılan
Kül Tegin Kitabesi ve onun için yaptırdığı, iç duvarları kahramanın hayatını
gözler önüne seren sahnelerle süslü “bark” onun emri ve himmetiyle meydana
getirilmiştir. Kül-Tegin Kitabesindeki ifadeler, milleti uyarıcı vasfı ile
gerçek bir babanın evlâtlarına en içten nasihatları, ikazları durumundadır.
Orada sadece Türk milletinin yaşamasını sağlayacak yollar, çareler
gösterilmekle kalınmamış, bir devlet felsefesi yapılmış, Türk hukuk ve inanç
prensipleri açıklanmış, sosyal tesanüt ve ekonomik faaliyetlerin millet uğruna
en faydalı yanları dile getirilmiştir. Orhun’daki her üç kitabe (diğerleri,
oğlu tarafından diktirilen Bilge ve nihayet Tonyukuk âbideleri) bu
farklılıkları ile başka hiçbir millette eşi görülmeyen bir tarihî, edebî,
sosyal, dinî, hukukî belge hüviyetini taşır. Bilge’nin bir özelliği de devlet
idaresindeki itidalidir. Ne amcası ne Kül Tegin kadar haşin, ne de millî
menfaatlerden fedakârlık yapacak derecede yumuşak tabiatlı idi. Gerektiğinde
savaşa girmekten ve kitabelerdeki ifade ile “ Türk odusu gibi Kurt” karakterini
ortaya koymaktan çekinmezdi. Bunun yanında hoşgörülüğü de tabiatının ayrı bir
yanı idi. Çin ile iyi geçinme yılları içinde, bir ara Gök-Türk kasabalarının da
Çin’de olduğu gibi surlarla çevrilmesini ve Budizm, Taoizm gibi dinî ve felsefi
akımların memlekette yayılmasını bile istemişti. Fakat bu tekliflerinden,
Millet Meclisinde, başta Tonyukuk olmak üzere, ileri gelen idareci zümrenin
haklı itirazları karşısında vazgeçmeyi bilmişti. Fakat en büyük hususiyeti,
Türk milletini çok sevmesi idi. Bu nokta Çin kayıtlarına bile geçmiştir. Kendi
kitabesinde de, doğuda Çin’in Şan-tung Ovasına, Iç Asya’da Tokuz-ersin (Karaşar
bölgesi)e kuzeyde Bayırku sahası (Anı ırmağı havalisi) ve batıda Demir Kapı
(Ceyhun ırmağının yakınında Semerkand-Belh yolu üzerinde)’ya kadar seferler
yaptığını hatırlattıktan sonra şöyle demektedir: “...
Tanrı buyurduğu için milletimi gözünün görmediği, kulağının duymadığı, ileri
gün doğusuna, geri gün batısına, beri gün ortasına, yukarı gece ortasına
götürdüm. Ahunun sarısını, gümüşün akını, ipeğin safını, atın aygırını,
kakım'ın karasını, sincab’ın gökünü Türklerime kazandırdım”. Milletine
o derece güveniyor ve ebedîliğine o ölçüde inanıyordu ki, şöyle diyordu: “Ey
Türk! üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse senin devletini, töreni kim
bozabilir? . Bilgi Kitabesinin metni yine Yollug
tarafından hazırlanmış ve bir ay dört günde taşa işletilmişti. İhtişamlı cenaze
töreni ise Türk takvimine göre “domuz yılının 5. ayının 27 sinde” (22 Haziran
735) yapılmıştı. Gerçi II. Gök-Türk Hâkanlığı 744-45 yıllarında zaafa düşmüş ve
ötüken'de iktidar diğer bir Türk boylar birliği (bodun) olan Uygurlara geçmiş
ise de, Bilge Kagan’ın unutulmaz sözleri, ihtar ve tavsiyeleri günümüz Türk
gençliğine ışık tutmakta devam etmektedir. Ben Bilge Kaan, Dinleyin Sözümü. Milletime Kurbandır, bu Canım Benim. Tanrım Yaralamış, benim Özümü. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Kardeşim Külteğim, Yaşamaz oldu. Bilir Aklım, Gören Gözüm, Görmez
oldu. Milletim Ağlamaktan, Gülmez oldu. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Zengin bir Millete, Kaan olmadım. Söz verip te, Sözümden geri
dönmedim. Çok çalıştım, hiç geride Kalmadım. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Türk Milleti, Adın yok olmasın diye. Başlı Millet, Başsız kalmasın diye. Düşmanlar, Yurduma dolmasın diye. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Gök Tanrı yardım etti, Türk Kuluna. Türkün Canı fedadır, Onun Yoluna. Engeller Vız gelir, Yiğit Türk
Oğluna. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Çünkü Bizler, bir Atinin Mazisiyiz. Çünkü Bizler, Tanrı kut’un
Varisiyiz. Çünkü Bizler, Destanlarin Alp’leriyiz. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Üstte Mavi Gök, Altta Yer çökmezse. Sende olan bu Ruh, Bir Gün ölmezse. Kimler Töreni bozar, Benlik
Bölmezse. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim. Derebeyim Kurban, Kürşatların
Soyuna. Hun imperatoru Atillanın yoluna. Düşmeyin Düşmanın Tuzağına oyuna. Milletime Kurbandır, bu
Canım Benim. Damarımda akan, Kanımsın
Sen Benim |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
TÜRK DÜNYASININ 2025 YILI KÜLTÜR BAŞKENTİ KAZAKİSTAN AKTAU - 24/01/2025 |
TÜRK DÜNYASININ 2025 YILI KÜLTÜR BAŞKENTİ KAZAKİSTAN AKTAU |
BAĞIMSIZ DEVLETLER TOPLULUĞU (BDT) KÜLTÜR BAŞKENTİ: LAHIÇ - 21/01/2025 |
BAĞIMSIZ DEVLETLER TOPLULUĞU (BDT) KÜLTÜR BAŞKENTİ: LAHIÇ |
KARDEŞ ÜLKELER ARASI EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI 2025 TURİZM BAŞKENTİ ERZURUM - 17/01/2025 |
KARDEŞ ÜLKELER ARASI EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI 2025 TURİZM BAŞKENTİ ERZURUM |
TÜRK KÜLTÜRÜNDE ABDALLAR Ve Emirdağ Abdalları - 10/01/2025 |
TÜRK KÜLTÜRÜNDE ABDALLAR Ve Emirdağ Abdalları |
AVRUPA TÜRKLERİ - 07/01/2025 |
AVRUPA TÜRKLERİ |
2024 YILINDA DÜNYADAKİ ÖNEMLİ OLAYLAR - 03/01/2025 |
2024 YILINDA DÜNYADAKİ ÖNEMLİ OLAYLAR |
Türkiye Liderliğinde Kurulan Uluslararası Örgüt EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ: D-8 - 31/12/2024 |
Türkiye Liderliğinde Kurulan Uluslararası Örgüt EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ: D-8 |
DÜNYA’DAKİ ATATÜRK ANITLARI - 27/12/2024 |
DÜNYA’DAKİ ATATÜRK ANITLARI |
KÜÇÜK TÜRKMENİSTAN KURTARILDI - 13/12/2024 |
KÜÇÜK TÜRKMENİSTAN KURTARILDI |
Devamı |