05/09/2012
Önce kısa bir tarihi dipnot ve sonrasında sohbetimize devam:
"30 Ağustos Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ulusal bayramıdır. Zafer Bayramı, 1922 yılında, 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında olmuştur. Zafer Bayramı, tüm yurtta törenlerle kutlanır. Devlet erkânı ve birçok vatandaş, Ankara'da Anıtkabir'i, diğer illerde de anıt ve şehitlikleri ziyaret edip, Mustafa Kemal Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve komutasında savaşmış askerlere şükranlarını sunar. Ayrıca dış temsilciliklerde de çeşitli kutlamalar yapılır.
Her yıl, Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları bu tarihte mezun verir. Tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olur".
Buradan anlaşılması gereken nokta şu; 30 Ağustos Askeri gurur ve zaferin yıldönümü. Her yıl ilçemizde resmi programın dışında Sertavul ve Kozlar yaylamızda şenlikler düzenlenir. Konser, yürüyüş vs protokol konuşmalar falan olur..
Bu yıl sadece Kozlar Yaylasında gerçekleşen şenliğe, CHP İlçe Başkanının CHP Bayraklı aracı ile şov yapmaya kalkması, sahneye sarhoş çıkan bir devlet sanatçısının, abuk subuk siyasi serzenişleri damgasını vurmuş durumda. Vatandaşın tepkisi ise epey yüksek.
Kozlar üstü kapalı görünse de, CHP arka bahçesi izlenimi verir. Öyle olması istenir. Bu, kağıt üstünde yazılı olmayan bir algıdır. Bu algı üstünden yeni palazlanan var mı, kime ne yapılmalı, hangi senaryo tutar konuşulur, birçok rakı masasında gündemi meşgul eder. Yani Kozlar'daki şenlik insanlarımızı bir araya getirme yönüyle çok güzel bir faaliyet. Oradaki halkın eskisi kadar olmasa da bu konuya alaka duyması, son derece anlamlı fakat o pis siyasi koku olmasa, daha iyi olacak. Çünkü Zafer Bayramı herkesin bayramı. Bir kesimin değil. Ama yine de sosyal kesimde coşkulu bir laiklik vurgusu yapılıp, Cumhuriyetin 89. yılında hala 10.yıl Marşı ile heyecan yakalanmaya çalışılır.
Askeri önemi bir olan bayram ve beraberindeki sosyal hareketin yani zafer şenliğinin içeriğinin klasikleşen tarzın dışında, fark yaratan bir şekilde olması bekleniyor. O kadar akıllı insandan daha akıllıca işler bekleniyor.
Mesela ne? Bu sene Zafer Şenliği yersizdi mesela. Güzel bir tepki konulabilirdi. Ağustos ayında kaç tane şehit vardı, bilen var mı? Fatih Terim bile maç sonrası "şehitlerimiz varken, röportaja gerek yok" dedi. Buradaki anlayış ise, şenlik olacak yenilecek içilecek, masada iktidar kurulacak. Ayakta duramayan, masa muhabbeti bel altından yukarı çıkmayan, sakallı amcanın eteğinden taş toplayıp, cumhuriyeti ondan öğrenmek. Nasıl ki, dini insan kendi yorumlasın, hacıdan hocadan değil, kendi okuyup öğrensin deniyorsa, etiketi ne olursa olsun O her şeyi bilir, gözüyle yaklaşmak yanlıştır. Zafer şenliğinde bırak sanatçıyı, siyasetçiye bile siyaset yaptırmak, o konuşmalara izin vermek yanlış olur. Köylere su gelmiş yol gelmiş, parke döşenmiş şu iş bu iş vekilmiş şunu diyecekmiş, hikâye. Yersiz. Bu askeri bir temeli olan Bayram.
Nasıl ki, din istismarcılığı, şehit cenazelerinden nemalanma, terörden nemalanma gibi söylemler varsa, kimse milli değerlerimiz üzerinden de nemalanmasın. Cumhuriyet hepimizin, Mustafa Kemal'in bize bıraktığı vatan toprakları hepimizin, bütün bayramlar her birimizin.
Onlarca vatan evladını toprağa teslim ettiğimiz şu günlerde, Mehmetçiklerin katledildiği şu günlerde Şenlik hakaretten öte gitmemektedir. O kadar şehidimiz, askerimiz ne için kendini feda etti acaba? 10. yıl marşı ve ardından gelen içki muhabbetiyle vatan kurtaran, siyaset cambazlarının, cumhuriyetin ve bu devletin yegâne sahibi olduğuna inanan kesimin bundan haberi var mı? Her siyasi arena'da Ergenekon, postal ve kışla siyaseti yapanların Mehmetçiğimizi rakıya değişmesini çok manidar buluyorum.
Gazetecilere "bir yemek söyleyim iyi başlık at" diyen, fikri kendine yetmeyen dernek Başkanını da esefle kınıyorum. Kendisinden beklenen tarzda işler yapmaya devam ediyor. Bu da kendisine ayrıca bir kapak olsun.