Merhaba,

Sosyal medya ve dahi medya üzerinden Hayır algısı oluşturma çabaları giderek trajediye dönüşüyor. Trajedi bildiğiniz gibi acıklı manasında da kullanılan bir terimdir. Günümüzde bu anlamdan yola çıkarak traji-komik biçiminde yeni bir tamlama üretilmiştir. Etrafımızı saran medya araçlarında HAYIR için yükselen seslerin seslendirdiği iddialar o kadar temelsiz ki; acıyalım mı gülelim mi bilemiyoruz. Neymiş efendim, aydınlık bir Türkiye için Hayır demeliymişiz. Efendim? Hayır deyince şu an devam etmekte olan sistem devam etsin demiş olmuyor musunuz? Diyelim ki HAYIR oyları fazla çıktı. Bunun anlamı şu an yürürlükte olan sistem devam edecek demektir. Yani “Aydınlık Türkiye” Pardon ama siz mevcut durumdan da şikayetçisiniz. Hayır deyince aydınlanacak olan Türkiye zaten şu anki Türkiye.Ahh… çok pardon. Sizler orantısız zekası olan üst düzey insanlardınız nasıl da unuttum. Sizin o üstün zekanızla ürettiğiniz bu içi boş sloganı sorgulayarak haddimi aştım. Kusura bakmayın.

Bir diğer durum; Hayır diyerek diktatörlüğe giden yolu kapatacağımızı iddia ederek aslında ne kadar geniş bir hayal gücü olduğunu gösterenlerle ilgili. Efendim, burada diktatörden kasıt RTE'dir. Referandumda evet sonucu çıkarsa RTE diktatörlüğünü ilan edecekmiş. Meclisi feshedip partileri kapatacakmış. Herkesin malına mülküne el koyacakmış. Hatta ve hatta; en komiği bu; son kez fikrimizi soruyorlarmış. İran da evet demişmiş. Yahu aciz, kifayetsiz, beyinsiz ve hep kaybeden olmanızdan dolayı sizleri hoş görerek soruyorum: RTE'ye şimdi de diktatör diyorsunuz. Bu durumda kesinlikle söylediklerinizden biri yalan. Ya RTE diktatör değil ya da referandum sonucunda diktatör olmayacak. Bu ikisinden birinin doğru olduğunu kabul edersek, diğeri yalan oluyor. Hiç mi utanmıyorsunuz? İki cümlelik analizle ortaya çıkacak beyinsizliğinizi teşhir edecek yalanları söylemeye utanmıyor musunuz? Ahh tabii yaa yine unuttum. Evet diyeceğini açıklayan sanatçı sporcu veya tanınmış bir kişiye “yalaka” soytarı gibi kelimeleri uygun görürken; hayır diyeceğini açıklayanlara hemen ONURLU payesi veriyorsunuz. ONUR sizin kavrayabildiğiniz biçimde Evet/Hayır çerçevesine sığmayacak kadar büyük bir kavramdır. Bir insana tercihinden dolayı ONURLU/ONURSUZ diyebilmek için onursuz olmak yeterlidir. Gördüğümüz gibi bu yaftayı kim kullanırsa kullansın, karşıt fikre hakaret etmiş olur ki; onurdan bahsedebilecek olgunlukta ve onur sahibi olan bir insan kimseye hakaret etmez. Herkesin fikri de vicdanı da hürdür. Herkes istediği şekilde tercihini kullanır veya beyan eder. Bu tercih işine gelmediği zaman o tercihin sahibine NİYE bile demeye hakkın yoktur. Hükmün sadece kendi oyun, sorumluluğun sadece kendi oyun dur. Bu referandum karşısındaki acıklı ve komik çabalar içine girmiş olanların, öncelikle farklı fikirlere tahammül etmeyi öğrenmesi lazım. Durum o kadar umutsuz ki öğrense de bir işe yaramaz aslında. Adam şu anki durumdan şikayetçi. Adam referandumdan evet sonucu çıkarsa oluşacak olan durumdan şikayetçi. Adam evet dese de hayır dese de istediği şey hiç olmayacak. Ya şu anki durumun devamına ya da değişimine karar verenlerin yanında her geçen gün ne kadar etkisiz bir tortuya dönüştüğünü görecek. Milletimiz kendisi için ne karar verirse bu karara uymak herkesin görevidir. Sonuç %98 bile çıksa tanımayacağız diyen birinin, “Hakimiyet Milletindir” diyen ulu Önderin partisinin başında olması ise başta sözünü ettiğim trajedinin ana fikridir. 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarına askerlik yaptırılmayacak diye kürsüde konuştuğu gün siyaset hayatına nokta koymuş bir yalancının Ulu Önderin mirasına başkanlık etmesi trajediye teknolojik bir müdahalenin sonucudur. Ve bu komiğin rolü tamamlanmıştır. Yerine gelecek olan da bellidir. Bu yüzden sakız gibi uzatılan TV dizileri gibi bu fakirin rolü de Nisan sonrasına kadar, hiçbir yeni mesajı ve etkisi olmadan uzatılmıştır.

Konumuzla ilgisi olmasa da bugün Valentin günü. Bu yazı yarın yayınlanacağı için Valentin gününüzü kutlar, anlamına dair içinizdeki boşluğu dolduran bir hissiyata o gün içinde ulaşmanızı dilerim. Sevgililer gününüz kutlu olsun.

Afiyet Olsun