Merhaba,

Havaların düzelmesiyle birlikte ağaçların çiçek öncesi utangaç kızıllığa bürünmeye başlaması baharın habercisi gibi sanki. Cemrenin birincisinin havaya düştüğü, bunu su ve toprak için düşen cemrelerin takip etmesi her yıl tekrarlanan bir döngü. Baharın ilçemize insanımıza ve tüm insanlığa ve ülkemize barış ve mutluluğu getirmesini temenni ediyorum.

Bu cemre döngüsü gibi bir başka döngü de yine sandıkta yaşanacak. Temel bir hak ve özgürlük olan oy verme hürriyeti ne yazık ki bazıları tarafından temelsiz iddialarla sorgulanıyor. Öncelikle insanların tercihlerinden ötürü başka bir şey adı altında hakarete uğraması çok yanlış. Bu yanlışın başlangıcının siyasete liderlik edenler olması daha da yanlış.

Hayır diyecek olanları terörist, evet diyecek olanları AKP'li olmakla suçlayanların gözleri kendi tercihleri dışında başka bir ihtimale tamamen kapalı. Her birey tercihini özgürce kullanabilir. Bu yasalarla teminat altına alınmış bir haktır. Her kim tercihini açıklıyorsa bu da özgürlüktür. Bu özgürlüğe laf etme diye bir özgürlük yoktur.

Cumhuriyet rejiminin ilk yıllarında açık oy gizli tasnif şeklinde seçim yaptıklarını iddia edenlerin mirasçıları bugün doğal olarak hayır tercihini seslendirmektedir. Kendi kültür katmanları ölçüsünde demokrasi tanımı yapıp “tek adam” rejimine doğru gidildiğini iddia etmektedirler. Hatta içinde halk kelimesi geçen bir ismi olan partinin başkanı “Cumhurbaşkanı partili olamaz” biçiminde geçmişi inkâr eden bir söylemi tekrarlamaktadır. Şimdi geriye dönüp tarafsız bir Cumhurbaşkanının hiç olmadığını irdelemeye gerek yok. Bütün cumhurbaşkanları taraflıydı. Ve dahi partiliydi. Bu eğer sistem değişirse gelecek olan her başkan için de böyle olacaktır. Bu sistemin rejimi değiştirdiği şeklindeki hezeyanlar kimsenin umurunda değil. Çünkü halk kendisi için uygun bulursa kabul edecek, bulmazsa reddedecek. Bunun ortaya sandık konulmasını gerektiren her durumda böyle olduğu yıllarca ve defalarca görülmüş olmasına rağmen, belirli bir kesim sandıktan çıkan sonucu tanımayacağını belirtiyor. Bunların aklında hala tek parti tek seçenek ve milyonlarca istemeyen olsa bile tek bir oyla iktidar oldukları seçim komedileri var. Neticede bu tercihlerin birden fazla olduğu gerçek bir seçim. Bu durumu herkesin kabul etmesi gerekli.

1980 ihtilalinden sonra yapılan yeni anayasanın oylanması esnasında çıkan %98 evet oranına vurgu yapan bazı bunak ve onursal kanatlı yaratıklar nitelikli çoğunluk türünden zırva kontenjanındaki haklarını kullanıyorlar. Buna dair yasayı ya da seçim kanunun açıklamasını hiçe sayanlar; bu bunağın sözlerine sarılıyorlar. E daha öncede sarıldınız. Bu onursal şey Cumhurbaşkanı seçiminde 367 şartını abuk bir şekilde seslendirdi. Siz de tuzluğu kapıp koştunuz. Ne oldu? Hatırladınız mı? Hemen erken seçim referandum derken, Cumhurbaşkanını meclisin seçtiği sistem çöpe atıldı. Halkın seçtiği sistem geldi. Tuzlukçular hala akıllanmamış belli ki.367 yi ne yapacağınızı onursal şeye bir sorun bakalım. Belki bildiği bir şey vardır.

Sonuçta sandıktan ne çıkarsa çıksın kabul edeceğiz. Benim oyum EVET. Tahminim de %56 evet çıkacağı yönünde. Tutar veya yanılırım. Birey olarak benim vazifem oyumu kullanmak ve sonuca saygılı olmak. Eğer evet çıkarsa ki en çok bu yüzden Evet diyorum; Vesayetçi zihniyetin siyaset sahnesindeki temsilcisi tasfiye olacak. Tapuyu kaptırmayın diyerek kitlesine seslenen bir porno yıldızı vesayeti açıkça dillendirmiş ve iktidarda kim olursa olsun bu memleketin tapusu bizde deyivermiştir. Dediğim gibi evet çıkarsa vesayet tarih olacak, kimse memleketin sahibiymiş gibi davranamayacak. Kerameti bile olmayan bir takım terimler ve rehber olarak sunulan içi boş cümleler tarihin çöplüğüne gidecek. Herkesin kendi hür iradesiyle karar verip oyunu kullanacağı ve bizim için en hayırlısı ne ise onun sandıktan çıkacağı bir seçim ve gürültüsüz bir süreç temenni ediyorum.

Afiyet olsun