Merhaba,

Ramazan ayı geldi. Hoş geldi. Onbir ayın sultanı dedikleri Ramazanın herkese ve ülkemize hayırlı olmasını bolluk bereket getirmesini mutlulukları çoğaltıp acıları azaltmasını temenni ediyorum.

Geçen hafta sonunda taraftarı olduğum Beşiktaş futbol takımı sezonu şampiyonlukla kapatmayı garantiledi. Kendisi yarışta hiç olamamış,matematiksel şansını da haftalar önce kaybetmiş bazı takımların taraftarları doğal olarak Başakşehiri desteklediler. Başakşehirden ziyade onlara geçmiş olsun diyorum.

Ve ramazan ayının girmesi ile birlikte Recep İvedik in bilmem kaçıncı versiyonu yine Ticaret odasında vizyona girdi. Recep ivedik bildiğiniz üzere,kibarlıktan nasibini almamış,kabalığı yaşam biçimi olmuş, adabı muaşeretten habersiz ve görgüsüzlüğün zirve yaptığı bir hayali karakter. Bu benzetmeyi yapma nedenim ise İvedik in en belirgin özelliği olan görgüsüzlüğün yine bir ramazan ayında tekrar vizyona girmesi.

Ramazan ayı geldiği zaman TOBB’dan ilçemizdeki odaya bir miktar ödenek gelir. Atıyorum: 28000 lira. Bu para ile ramazan paketi dediğimiz gıda poşetleri oluşturulup ihtiyacı olanlara ulaştırılmasını da talep eder. İçeriğini kimin belirlediğini bilmediğim bu poşetler birim fiyatı en düşük veren marketin aldığı ihale ile hazırlanır. Atıyorum; tanesi 38.5 liradan 727 veya 750 paket. Bu paketlerin dağıtımı aşamasına gelindiğinde ise ortaya bir tuhaflık çıkar. Geçen yıl bu tuhaflığa itiraz etmiş,hatta gazete de yazmıştım. Konunun özeti ise şu:İçinde bir tek lira katkın olmayan poşetlerin 80 tanesini dağıtma hakkı birilerine 20 taneyi dağıtma hakkı da başka birilerine veriliyor diye konuyu eleştirmiştim. 

Bu yıl yine aynısı oldu. Hazırlanan paketler,yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyelerine 80 adet verildi. Meclis üyelerine ise 20 şer adet uygun görüldü. Bu uygulamayı yöneten kim bilmiyorum. Karar verenleri de bilmiyorum. Çok fazla sayıda poşet alıp dağıtmak gibi içi boş bir eylemin gösteriş kısmına baygın baygın bakan bir suhte hiç değilim. Suhte kelimesi burada doğru yazılmıştır,yanlış yazıldı ya da sahte yazıldı sanılmasın. Bu dağıtım esnasında üyeleri 20 adet paket alan meclisin başkanı 80 pakete meclisinden ve başkanlığını ettiği üyelerden vazgeçtiğini beyan etmiştir. Bu beyan beni şaşırtmadı, çünkü geçen yıl da aynısı olduğunda ve ben aynı konuyu buna benzer bir yazıyla eleştirdiğimde meclis başkanı beni arayıp “kendisi ile bir alıp veremediğim mi olduğunu” sormuştu. Konuya bakışı; okumadığı bir yazının kendisine farklı aktarılmasından çıkardığı yanlış sonuç kadar olduğu için, sonuç aynı oldu. Ben dahil kimse şaşırmadı. Burada anlamak istediğim ve fakat bu uygulamayı yapanların ve dahi buna dahil olanların iki yıldır açıklayamadığı aritmetik şu: Bu partajizasyonu hangi kriterlere göre yaptınız. Açıklayın. Veya hangi talimata göre yapıldı bilelim. Bu kadar basit ve içinde hiçbir üyenin bir tek kuruşu bulunmayan bir mevzunun her yıl ramazan ayında gündeme gelmesinin basitliği,bedavaya mal olmuş hayırsever görüntüsü vermenin hazzını karşılıyor mu?

Bildiğiniz gibi yapın. Buradan benim dağıtmak için fazla poşet istediğim sonucunu çıkaracak olan ve veya derdin buysa benim poşetlerden şu kadarını sana göndereyim biçiminde muhayyilesi ile paralel önermelerde bulunacak olan varsa bilsinler ki tarafımdan kendilerine embesil oldukları bizzat söylenecektir. 

Daha önce de yazdığım gibi malum destekle gidilince ucuza gidildiğini zanneden gezilerin müdavimleri bunlardan dolayı bana kızarlar ve dahi küserler. Hiç kimseye,hiçbir konuda olmadığım gibi davranmadım. Küçük fakat tamamen benim eserim olan bir hayatın sahibiyim. Bunun ne anlama geldiğini bilmeyen ve bulundukları yer istikballerinin şahikası olanlar bilmelidir ki ;onlar için istikbal olan benim için çoktan mazi olmuştur.

Afiyet olsun