Merhaba;

Bu ayın bitimi ile birlikte, Eylül ün ilk günü olan Cuma günü kurban bayramının ilk günü. Bu bilgi her bayramda ortalığa saçılan 10 gün tatil saçmalığının tartışmaları başladığı günden itibaren herkesin aklına girmiş durumda. Ben şahsen kurban bayramının 4 gün olmasına karşıyım. Hatta kurban ve ramazan bayramlarının iki günü resmi tatil olarak kabul edilse bile yeterli olur. Geri kalan gün/günler de bayram olsun ama tatil olmasın. Tatil olmasının amacı eskiden gelenek dediğimiz bir takım faaliyetleri kolaylaştırmak içindi. Şimdi ise bu tatil kapsamına giren günlerde insanlar eş dost hatta kendilerinden bile kaçıp bir sahile kapağı atıyorlar. Hafta sonu tatiline sahip mesai sahipleri için kısa bir hesap yapalım mı? Yılda 52 hafta var, 104 gün tatil, 20 gün yıllık izin diyelim, 7 dini bayram, 4 milli bayram günü. Toplam 135 gün tatil imkanı mevcut. Eğer öğretmen olursa bu tatil günü sayısı şubat ve yaz tatilleri ile 200 güne çıkabilir veya 180 gün diyelim. Bu da 6 ay yani bir yılın yarısı tatil anlamına gelir. Ne güzel memleket. Ama olmaz ki. Öğretmenlik kutsal meslek değil mi? Tabii ki en çok dinlenmek onların hakkı. Sahi kutsal olmayan bir meslek var mı dersem aklınıza ne gelir? Uğruna tüm dünyayı dolaşan bağımlılarının olduğu dünyanın en eski mesleği değil mi? Mevzu ne ara buralara geldi anlamadım. Neyse asıl konumuza dönelim. Hiç bir zaman hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı desem konu kendiliğinden sakinleşir. Bu döneme ait her yıl tekrarlanan klişelerden biri de, yıllar önce Milliyet gazetesinin çok kültürlü, elitist ve laik yazarlarından bir tanesinin “bu yıl yine kurban bayramı HAC dönemine denk geldi” şeklindeki muhteşem tespitidir. Bu muhteşem zekanın ışık hızı denilince ne anladığını merak ettiniz mi? Ya ışık yılı? Korkunç ötesi bir bilimsel kültüre ve başlangıcı olmayan bir tarihsel derinliğe sahip. Bu derinlikte olan tek şey ise klişelerinin bilgi sanıldığı yosun tutmuş bir cehalet.

Bayramda kurbanlar kesildikten sonra,eş dost akraba ile bir kısmı tüketilir. Bir kısmı ihtiyaç sahibi olanlara verilir. Bir kısmı da ilerde kullanılmak üzere saklanır. HAC mevsiminde derin dondurucu satışları da böylece artar. Bu aşamalardan önce;hatta kesim yapıldıktan hemen sonra deri toplama faaliyeti başlar. Ülkemizde bu işi resmi olarak yapan sadece THK'dır. Diğerleri; mesela Süleymancı dediğimiz “kurs ve okul çağındaki talebelere yardım derneği” adı altında faaliyet gösteren kesimin topladığı derilerin akibeti hakkında resmi bilgi yoktur. Bu derneğin talebelere yardım ettiği de yalandır. Sürekli isteyen, dilenen, bilinen hiçbir geliri olmayan, hiçbir yatırımı ve hiçbir iş alanı hakimiyeti olmayan bu parazitlerin kendisi yardıma muhtaçken ve bunu sürekli “teberru” diye dile getirirken, talebeye yardım ettiğine inanır mısınız? Ben inanmam. Bunların nihai hedefi kendilerini zenginleştirmektir. Bunların bir duruşları ve bir dünya görüşleri de yoktur. Bunlar talimatlar gölgesinde; kendilerine parayı veren Hristiyan Demokrat Parti bile olsa ona oy veren, her şekle girebilen, omurgasızlardır. Bunların içinden bir vaiz tanıyorum. Antalya çıkışlı, vasıfsız cahil fakat hatip özelliği olan ilkokul mezunu bir insan. Adamın şu an sayısız gayrimenkulu, Avrupa ülkelerinde yatırımları, gerzekliği yüzünden her işi batıran oğluna tekrar tekrar sermaye verebilecek birikimi, lüks otomobilleri veeee, sıkı durun marinada demirli bir yatı var. VAİZ. Yani profesörün maaşının 8000 lira olduğu ülkede vaizin geldiği nokta bu. Nasıl geldi derseniz cevapları hazır: ”Allah hizmet edene veriyor” Şimdiki aklım olsa bende vaiz olurdum. Artık çok geç. Bu vaizin ismi H.K. bu ve bunun gibi kan emici sülüklerin olduğu bu cemaate bırakın deriyi, günahınızı bile vermeyin. Bu da diğer her cemaat gibi tehlikeli ve sinsi. En kısa zamanda yok edilmeli. Bu vaizin küçük ölçekli bir kopyası da bizim buradan çıkmış durumda. Köselerli köyünden. İsmi de Ö.A.K. bu ikisi bacanak zaten. Bunların içine kazara girmiş olan kim varsa bu iki ismi hemen bildiler. Dediğim gibi derinizi nereye vereceğinizle ilgili bir önerim yok. Ama sakın ve kesinlikle bu cemaatçilere vermeyin. Şimdiden iyi bayramlar diliyorum. Hayatınız Mutlu, bayramınız kutlu, göndereceğiniz et butlu olsun.

Afiyet Olsun