Başlıktaki ifade büyük İslam âlimi İbn-i Haldun'a ait, yaşadığınız çevre, iklim, gelenek-görenek, sosyoloji, kısaca maddi ve manevi kültür yani medeniyetten bağımsız olamayacağımızı anlatan muhteşem bir ifadedir. Nitekim, Ülke ve Millet olarak biz de bunun dışında kalamıyoruz, ne kadar uğraşsak da kalamayacağımızı son yüzyılda ve özellikle son on yılda pek çok örneklerle yaşayıp gördük.

İçinde bulunduğumuz ve batılıların biraz da tahkir edecek şekilde koydukları isimle “Ortadoğu” bölgesi, dünyanın enerji (Petrol-Doğalgaz) merkezi, dünyayı da enerji kartelleri, hatta daha doğru tanımlamayla Şirket/Devletleri (BP,Shell, Exxon mobil, Rosneft, Lukoil, PetroChina vb) yönettiğinden her an gözlem altında, sürekli operasyonlara muhatap bir bölge malumunuz.

Uzunca bir süredir yaşadığımız, Gezi Parkı olaylarından, 17-25 Aralık'a, küresel ekonominin etkin aktörleri olan Şirket/Devlet'lerin ekonomik manipülasyonlarından uluslarası derecelendirme kuruluşlarının not düşürme yöntemiyle işareti verilip oluşturulmaya çalışılan türbülanslara kadar çok şey gördük geçirdik.

Süreçte “dostumuz-müttefikimiz” dediğimiz başta Almanya olmak üzere AB ve ABD'nin sürekli operasyonların ya bizzat içinde ya organizatörü ya da finansörü olarak faaliyet gösterdiğini bilmeyen kalmadı.

Gelinen noktada, İsrail'in açık, ABD-AB ve Rusya'nın örtülü destekleriyle Kuzey Irak'ta bulunan federal hükümet (IKBY) Referanduma gitti ve bizzat Irak devletinin ve Türkiye başta olmak üzere tüm komşu devletlerin açık itirazlarına rağmen Referandumu gerçekleştirdi, adeta barut fıçısının fitilini ateşledi.

Referandum sürecinde, içimizdeki rengi bozuklar, “aman efendim, Irak'taki Kürtlerin doğal hakkıdır, kendi kararlarını kendileri versinler” türü güzellemeler yaparken, o kampanyalarda gösterilen haritalarda Ülkemizin neredeyse üçte birinin de hangi cür'etle dahil edildiği konusunda, dansözleri kıskandıracak ölçüde kıvırmayı becerdiler.

Süreçte sessiz kalıp ağız ucuyla “yapmasalar iyi olur” formatında beyanat veren AB ise, İspanya'da Katalonya bölgesi bağımsızlık referandumu yapmaya kalkınca kendi vatandaşına karşı silah kullanıp kan döktü. Zerre kadar aklı-fikri olan bir kişi ne olduğunu, neden olduğunu kör değilse, bu gelişmelerden sonra farkeder.

Konuyla ilgili duruşum bellidir, detayı için gazetemizin 12.10.2016 tarihli nüshasındaki “Siz de Niye Böyle Oluyor Diyor musunuz?” ve 09.11.2016 tarihli nüshadaki “Gözlerindeki Korkuyu gördünüz mü?” başlıklı yazılarıma göz atmanızı öneririm.

Hükümetimizin Güneydoğu problemi olarak bilinen Kürt meselesine bakışının, Sayın Cumhurbaşkanımızın çevresindeki danışman kadronun meseleyi sağlıklı okuyamaması nedeniyle hatalı olduğu kanaatimi hep dile getirdim. Maalesef, IKYB ve Barzani yönetimi konusunda da muhatapların kumaşı hatalı okundu ve bugün maalesef “savaş ya da kabul et” noktasına sürüklendik.

PKK/PYD/HDP teröristlerine karşı gösterilen tavırlar ve uygulanan politikalarda ciddi düzelmeler olsa da halâ istikamet tam olarak olması gereken rotaya çevrilmiş değildir.

Ortalama bir İlimiz kadar nüfusu ve ekonomisi bulunan Kuzey Irak bölgesi ile yapılan 8 Milyar Dolarlık ticaret, kolaylıkla Irak Merkezi Hükümetiyle yapılacak işbirliğiyle ikame edilebilir.

Güzel sözdür, “Kulların bir hesabı var, Allah'ın da (üst) bir hesabı var” denir. Rabbim, Milletimizin ve umudunu bu güzide Millete bağlamış tüm mazlum milletlerin yardımcısı olsun.