Bankacılık ve özel sektördeki şu ana kadar yaşadığım tecrübelerden dostane bazı konuları paylaşmak istedim. Bir kısmı okuyanlara fazla basit gelebilir ancak pratikte bu konularda mağdur olan çok kişi gördüğümden dile getirmeyi uygun buldum. Faydalı olmasını ümit ederim.

Gelirleriniz hangi para cinsinden ise borçlanmalarınız da aynı para cinsinden olsun. Türk Lirası cinsinden geliri olan hiç kimse başka para cinsinden (Dolar, Euro vb) borçlanma yapmamalı, mümkünse vadeli mal almamalı.

Ticari faaliyetiniz gereğince döviz cinsi borçlanmak/vadeli mal almak zorundaysanız, mümkünse bankacılık sisteminin riskten korunma (Hedging) ürünleriyle kur riskinizi azaltmaya çalışınız. Forwards, Future, varant ve opsiyon vb işlemlerle gelecekte yapmanız gereken döviz cinsi bir ödemeyi bugünden kur olarak sabitleme imkanınız vardır. Günü geldiğinde sabitlenen kurdan dövizinizi almak ya da almamak gibi seçenekler söz konusudur.

Ticari işletme sahibi iseniz, lütfen unutmayın, “kredi” size verilen borç paradır ve kendi paranız değildir. Diğer açıdan toptancılardan ya da vadeli aldığınız mallar da kredi durumundadır ve asla kendi paranız değildir. Kendi paranız, başlangıçta işe koyduğunuz sermaye ve işten elde ettiğiniz kârdır.

Sabit yatırım yapmak isteyen esnaf, sanatkâr ve tüccar içinse, beklentilerin olumlu, piyasanın sakin, bankaların ve satıcıların iştahlı oldukları dönemlerde, sabit yatırım tutarının en az %35-40'ının, halen yaşamakta olduğumuz ve riskin daha yüksek olduğu dönemlerde ise en az %50'sinin cebinizde sermaye olarak bulundurulması, başarılı bir yatırım için şarttır. Aksi halde pek çok girişim gibi sonuçsuz kalma riski çok yüksektir.

Avrupa Birliği Basel Bankacılık kriterleri gereğince firmaların finansal yapıları çok önem kazandığından firmadan elde edilen kazançların mutlaka firma adına değerlendirilmesi (işyeri, konut, arsa, araç alımı vb) firmanızın kredibilitesini arttıracaktır.

Aylık sabit geliri bulunan memur, işçi, emekli için aylık sabit masraflar çıktıktan sonraki serbest gelirin azami yarısı kadar ihtiyaç halinde taksitle borçlanma yapmanızı tavsiye ederim, bunun üzerindeki borçlanmalar genelde kısır döngüye girip gittikçe daha çok borçlanmaya sebep oluyor.

Bireysel geliri olanlar için örneğin ev ya da işyeri alımlarında, ödeme gücü ve maliyet hesabında mülkün kira getirisi de hesaplanarak biraz daha cesur davranılabilir.

İşim gereği çevre İlçelerdeki taşınmazların fiyatlarını da yakından takip etmekteyim. Sık gelen bir soruya buradan cevap vereyim, Mut özelinde taşınmaz alacak olsam, ikamet edeceğim evim yoksa elbette ev alırım, evim varsa önceliği arsa ve tarlaya, sonra işyerine, en son meskene veririm.